İnsan varolduğunun farkına vardığı andan itibaren korkmaması gerektiğini öğrenir. Bu durum çoğunlukla küçük yaştaki bireye düzenli olarak telkin edilir. Birey, korkunun kötü ve olumsuz bir şey olduğunu o yaşlardan itibaren zihnine etiketlemiştir.

İnsan varolduğunun farkına vardığı andan itibaren korkmaması gerektiğini öğrenir. Bu durum çoğunlukla küçük yaştaki bireye düzenli olarak telkin edilir. Birey, korkunun kötü ve olumsuz bir şey olduğunu o yaşlardan itibaren zihnine etiketlemiştir. Herhangi bir şeyden korkmaya başladığı an suçluluk duygusuna kapılmaya başlar. İşte tam da bu esnada duygusal bir kısır döngü içerisine girmiş demektir.

Korku kötü ya da yanlış birşey değildir. Ancak toplum içerisinde olumsuz bir şekilde lanse edilir. Beynimiz içerisinde amigdala denilen bir organ, belirli durumlar içerisinde duygusal tepkiler ortaya koymamızı tetikler. Bu duygusal tepkilerden biri de korkudur. Korku zihnin bilince bir uyarısı olarak değerlendirilir. Bu açıdan bakıldığında korkmak aslında negatif birşey değildir.

Küçük yaşlardan itibaren korkunun olumsuz bir şey olduğunu düşünen bireyler diğer bireyleri de farkında olmadan etkiler. Bu durum toplum açısından olumsuz bir hale gelebilir. Sonraki nesiller de bu durumda yanlış yönlendirilir. Korkuyu bir problem ya da bir sorun olarak gören bireyler yaşam içerisinde karşılaştıkları olaylara korku içerisinde hissederek bakarlar. Bu durum insanın bir nevi kısır döngüsü olarak algılanabilir. Peki korkularımızı nasıl değerlendirmeliyiz :

1- Korku, çözülecek birşey değildir. Çünkü bir problem değildir. Eğer bir problem varsa bu problem korkuyu bir sorun haline getirmenin sonucu olarak açığa çıkmaktadır.

2- Korku için yapılabilecek en iyi şey farkında olmaktır. Birey genellikle bilmediği şeyden korkar. Bu açıdan bakıldığında belirli sorunların göz ardı edilmesi belirli bir zaman sonra korkunun açığa çıkmasına neden olur.

3- Korku ile cesaret birbirine zıt iki ayrı duygu değildir. Aslında ikisi de aynı şeydir. Korku negatif, cesaret ise pozitiftir.

4- Korku ile sevgi birbirine zıttır. Sevginin yoğun olarak var olduğu yerde korku yer alamaz. Korkunun tam olarak baskın olduğu yerde ise sevgi ile karşılaşmak oldukça zordur.

5- Geçmişe dönük korkuları parçalayarak izlemek mümkündür. Korkuyu tetikleyen herhangi bir olayın ya da durumun farkına vardığımızda korkuya yer kalmayacaktır.