M.Ö. 570-480 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Sokrates öncesi düşünürlerden biri olarak yine önemli bir etkiye sahip olana filozoflardan biri de Ksenophanes’tir. Ksenophanes İzmir yakınlarındaki Kolophon’da doğmuş olup, hayatının ilk bölümünü Anadolu’da geçirmiştir. Hayatının geri

M.Ö. 570-480 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Sokrates öncesi düşünürlerden biri olarak yine önemli bir etkiye sahip olana filozoflardan biri de Ksenophanes’tir. Ksenophanes İzmir yakınlarındaki Kolophon’da doğmuş olup, hayatının ilk bölümünü Anadolu’da geçirmiştir. Hayatının geri kalanını bir gezgin olarak geçirmiş ve en son olarak Elea kentine yerleşmiştir. Bazı kaynaklar tarafından Ksenophanes Elea Okulu’nun kurucusu olarak belirtilse de bu doğru değildir.

Kseneophanes’in yaşadığı çağda halen etkisini sürdüren Yunan Mitolojisi, halkın kültürel hayatında çok fazla etki sahibiydi. Kseneophanes’ i bu düşünce biçimini detaylı olarak sorgulama uğraşına giren ilk kişi sayabiliriz. Homeros ve Hesiodos’tan gelen mitoloji etkisini eleştirme işine girmiş ve onların tanrı kavramlarını yıkmaya çalışmıştır. Yunan Mitolojisi’nde tanrılar, insanlar gibi özelliklere sahip olan ve onlar gibi hatalar yapabilen özelliklere sahptir. Ve tabi, çok tanrıcı bir anlayışa sahip olan bu mitoloji, Ksenophanes tarafından eleştirilmiştir. Ksenophanes’e göre tek bir tanrı vardır ve o hiçbir yönden insanlara benzemez. O kimsenin bilemeyeceği bir varlıktır ve ona ulaşmak mümkün değildir.

Ksenophanes’in bu görüşü, tanrı kavramına özel bir konum getirmek amacındadır. Mitolojik tanrılar gibi yozlaşmış ve ulaşılabilir olmaktan ziyade, daha ahlaki normlara sahip bir tanrı anlayış getirmek amacındadır. Ksenophanes bu yolla tek tanrıcı bir anlayışı savunmuş ve bu düşüncenin ileriki dönemlerde etkili olmasının temel sebeplerinden biridir.

Ksenophanes’in tanrı görüşü şöyle özetlenebilir; “Eğer öküzlerin, atların ve aslanların elleri olsaydı ve onlar elleriyle insanlar gibi resim yapmasını ve sanat eserleri meydana getirmesini bilselerdi, atlar tanrıların biçimlerini atlarınkine, öküzler öküzlerinkine benzer çizerlerdi ve onların her birine de kendi türlerine uygun bedenler verirlerdi. Habeşler tanrıların kara ve basık burunlu, Trakyalılar ise mavi gözlü ve kızıl saçlı olduklarını söylerler.” Ksenophanes bu görüşle insanların tanrı anlayışlarındaki göreliliği ortaya koymuştur. İnsan bilgisinin görünüşlerle, duyularıyla algıladıklarıyla sınırlı olduğunu ve bu yüzden de tanrının bilgisinin edinmenin olanaksız olduğunu anlatmıştır. Çünkü Tanrı kavramı daha üst ve daha erişilmez bir konumda olmalı ve insanların yapıp etmelerinden etkilenmeyecek bir konumda bulunmalıdır.

Ksenophanes’in görüşlerini bu şekilde ortaya atması mitolojinin sorgulanabilir olduğunu ortaya çıkarmış ve Tanrı konusunda farklı bir yaklaşım sağlamıştır.