Çocukluk yılları, çocukluğunun geçtiği ev, İsviçre’nin küçük bir şehri olan Chur, eczacı babasının iş yerinde sıkça gördüğü objeler, ilk aşkının intiharı, kabusları…
Giger; hayatındaki bu önemli noktaları ve sanat hayatının şekillenmesinde etkili olan olayları ince bir mizah anlayışı ile kitabında anlatırken aslında bir bakıma eserlerini de tarif etmiş oluyor.
Eserlerinin çoğu sıkça gördüğü kabusları not etmesi ve gördüğü imgeleri canlandırmaya başlaması ile ortaya çıkmış.
Daha sonra en önemli kitaplarından biri olan “Necronomican” 1977’de yayınlanmış.
1980’de Alien filmi için yaptığı tasarımlarla Oscar ödülü alan Giger; farklı mobilya tasarımları, posterleri, albüm kapakları ile de çok konuşulan bir isim.
Onun biyomekanikleri aynı zamanda tasavvur edilen “yeni” dünyanın insan bireyleridir de. Burada, yer yer görülen hayvansı figürlerle onları ayıran sadece görüntüdeki, devinimdeki bazı küçük farklılıklardır. Özde, yaratılan dünya ötesi, güneş ışığından ve bitkilerden arınmış mekânda varolan tüm “canlı”lar aynı niteliklere sahip gibidir.
Yüzlerinde gaz maskesi, baygın adeta trans halindeki bakışlarıyla, büyülenmiş gibi devinerek hepsi aynı ürkütücü atmosferi paylaşırlar. Peki burası neresidir? Aslında bilimkurgunun “varolanın aşırılılaştırılması” olgusuna dayandığı gerçeğinden yola çıkarak düşünecek olursak, diyebiliriz ki Giger’ın anlattığı dünyamızın yakın geleceğidir. Ressam makinelerin ve insanların tekinsiz bütünleşmesi üzerine fütürist kurgular yapmaktadır. Anneler yavrularını vücutlarının ön kısmındaki tüplerde taşımakta; borular, metal aksamlar, çeşitli aygıtlar insan bedenini bütünlemektedir. Artık söz konusu “protez” edinme olgusu değildir. Varılan aşamada makine de, en az biyolojik kökenli öğeler kadar insan bedeninin ayrılmaz parçasıdır.
Birth Machine
Özellikle sanatçının Birth Machine adlı resmi, kâbusu andıran bu dünyadaki her doğumun nasıl bir anlam taşıdığının sembolik bir ifadesidir. Burada, bir tabancanın şarjörünü görmekteyiz. Şarjörün içindeki her bir mermi doğmak üzere, yüzlerindeki gaz maskesi ve gözlükleriyle bekleyen bireylerdir. Bunlar ölü doğumlardır. Ama hayat onlar için tam da bu ölüm olgusuyla beraber vardır. Yaşadıkları ve yaşayacakları süreklileşmiş bir ölümdür. Giger’ın bir diğer resminde tasvir ettiği ölü bebek başlı prezervatifler ise sadece geleceğin değil bu günün de bazı sosyal-cinsel-etik meselelerine işaret eder gibiler.
Anima Mia
İtalyanca’da Ruhum anlamına gelen Anima Mia isimli eseri Ailen filmi için yapılmıştır. Eser erotik ve korku unsurlarının iç içe geçmesini göstererek bir tezatlık sunar. 1980 yılında hazırlanmıştır. Kendi içinde pek çok bilinçaltı mesaja sahip olduğu söylenen eser ilk Alien filmi çıktığında tüm dünyada sinema salonlarında sergilenmiştir.