Bugünkü adını, 1913’te uçağı düşen ilk hava şehitlerinden Fethi bey onuruna alan Fethiye, daha önceleri Antik dönemde Telmessos, 8. yüzyılda Anastasios, 1424’te Osmanlı topraklarına katılması üzerine ‘uzak şehir’ anlamındaki Meğri adını almıştır. Fethiye kaya mezarları, lahitleri, tiyatrosu, kalesi gibi Likya medeniyetlerinin izlerini taşıyan yapılarıyla tarihi bir özellik kazanırken, mavinin ve yeşilin iç içe karıştığı doğasıyla bir dünya harikası özelliği kazanıyor. Benzersiz kumsalları, ziyarete açık mağaraları, dalış ve yamaç paraşütü için uygun bölgeleri ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Ölüdeniz
Fethiye denilince, bir ressamın elinden çıkmışcasına mavinin en güzel tonuyla boyanmış o tablo akla gelir; Ölüdeniz.. Kıpırtısız, sakin, pürüzsüz duruşuyla adına yakışır bir tavır sergileyen Ölüdeniz kumsalı, 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir. Tüm durgunluğuna rağmen hemen her gün kendini yeniler. Su sporları, safari, dağcılık, yürüyüş, rafting ve yamaç paraşütü yapma imkanı sağlayan Ölüdeniz’e deniz, kara ve hava yolu ile ulaşım mümkündür.
Kelebekler Vadisi
Özellikle Temmuz-Eylül ayları arasında görülen Jarsey Tiger başta olmak üzere 80’den fazla kelebek türüne ev sahipliği yapmasından dolayı bu adı alan Kelebek Vadisi, Ölüdeniz sınırları içindeki dünya mirası olarak korunması gereken 100 yerden biri olan Babadağ eteklerinde bulunur. Kelebek Vadisi’nin geçmişinin MÖ IV. yüzyıla dayandığı bilinir. Şırıl şırıl şelalesi, pırıl pırıl denizi, rengarenk çiçekleri ile büyüleyici bir dünya yaratan koya ulaşım Ölüdeniz’den kalkan teknelerle sağlanır.
Patara Antik Kenti
Fethiye-Kalkan arasında Xanthos vadisinin güneybatısında yer alan Patara Antik Kenti, Likya Uygarlığının en önemli ve en eski yerleşim yerlerinden biridir. Güneş tanrısı Apollon’un Patara’da doğduğuna inanılır. Yapılan kazı çalışmalarından elde edilen M.Ö. Vll. yüzyıla ait olan paralar ve seramik parçalar doğrultusunda tarihinin çok daha geçmişe dayandığı tahmin edilmektedir.
