Şöyle bir klişe vardır: Evlilik müessesi çok ciddi bir kurumdur, şakaya gelmez. Evlilik hayatının pozitif ve huzurlu bir şekilde geçmesi, evlenmeden önce bazı sorunların karşılıklı çözülmesiyle elde edilebilir.

Şöyle bir klişe vardır: Evlilik müessesi çok ciddi bir kurumdur, şakaya gelmez. Evlilik hayatının pozitif ve huzurlu bir şekilde geçmesi, evlenmeden önce bazı sorunların karşılıklı çözülmesiyle elde edilebilir. Çiftler sadece nişan, nikah, düğün, takı, mobilya gibi şeylerle sadece maddi şeylerle uğraşmamalı, kendilerini de ruhen evliliğe hazırlamalıdırlar. Böyle bir hazırlık ise evlenmeden önce hem gelin adayının hem de damat adayının kendilerine “ben kimim” sorusunu sormalarıyla başlar. Çünkü kendini tanıyan insan hangi durumda nasıl adım atacağını bilir ve doğabilecek bir takım sorunlara karşı çözüm üretebilir. Kişinin kendisine yöneltmesi icap eden başka sorular da vardır. Bu sorular daha çok evlilik olgunluğuna erişip erişilmediği, evliliğin bilincinde olunup olunmadığı ve evlilik sonrasındaki yerine getirilmesi gereken bir takım sorumluluklarla ilgili olmalıdır.

Evlilik Öncesinde Sorunlar Nasıl Aşılır ?

Bu sorular çok önemli. Çünkü bu sorular sayesinde çiftler evle ilgilenmenin sorumluluğunu, evin bir takım sorunlarını, eşinin sorun ve sorumluluklarını ve ileride doğacak olan çocuklarının sorun, istek ve sorumluluklarının idrakine varabilecektir. Evlilik Öncesinde Sorunların aşılması, Kişinin kendisini tanıması “ben kimim?” sorusuyla başlar. Bundan sonra da kendisini daha iyi tanıyabilmek ve tanımlayabilmek adına bazı soruları sorması gerekir. Bu sorular kişinin takıntıları olup olmadığıyla, zaafları varsa bunların ne olduğuyla, zayıf ve hassas noktalarının tespitine yönelik, negatif durumlarına yönelik, sinirlilik gibi ruh haline yönelik ve sorunlar karşısında empati kurup kuramayacağı ile alakalı olmalıdır.

Bu konulardaki sorular da insanın evlilik öncesi kendisini tanımasını sağlayacaktır. Bu soruları sorduktan sonra olumsuz durumları gidermek için çalışma içerisine girmek gerekir. Mesela sinirli biriyseniz ve sinirlilik halinizin evlilik hayatınızı negatif yönde etkileyecek bir durum olduğunu düşünüyorsanız; bu halinizi düzeltmeye çalışmalı, kendi kendinizi rehabilite etmelisiniz. Kendinize sorduğunuz soruların cevabını bir yere not etmeniz faydalı olacağı gibi hatta gerekirse bu konuda eğitim ve destek almalınız yararlı olacaktır. Ama bunları yapmak yerine “napayım ben de böyleyim, bu huyumdan vazgeçemiyorum” diyerekten kolaycılığa sığınmak maalesef ki ileride muhtemelen evlilik hayatınızı zedeleyecek ve eşler arasında mutsuzluğa yol açacaktır. Bunların dışında evlilik öncesi taraflar birbirlerinin özelliklerini, nelerden hoşlandıklarını, neleri sevmediklerini ayrıntılı bir şekilde yalansız bir şekilde tüm samimiyetiyle paylaşmalı ki; evlilik sonrasında sıkıntı çekilmesin. Eğer çiftler birbirlerini iyi tanımazlarsa ve o tanıma aşamasında aralarındaki bir takım uyuşmazlıkları giderebilecek adımlar atmazlarsa evlilik hayatları hüsrana dönecektir.

Bu konuda da bir örnek vermek gerekirse; damat adayı için hafta sonu dinlenmek demek, dışarıya çıkmadan tüm gün evde oturmak, televizyon seyredip uzanmak anlamına gelirken ya da bu şekilde dinlenmekten hoşlanıyorken, gelin adayı için hafta sonları dinlenmek dışarıya çıkıp hava almak, yeşilliklerin içerisinde kaybolmak, yada bir sahil kenarında huzurlu bir şekilde oturup bir şeyler içmek anlamına geliyorsa bu tezatlıklardan dolayı huzursuzluklar ve kavgalar başlayacaktır. İşte bu nedenle çiftler, evlenmeden önce birbirlerini iyi tanıyıp, özelliklerini ve huylarını iyi tespit ederek aralarındaki anlaşmazlık çıkabilecek konuları önceden halletmelidirler.