Amerika’da bulunan Teksas eyaletinde, bir çiftlik evinde oturan ve çiftçilik ile uğraşan ailenin 12 yaşında olan çocuğu, babası televizyonda bir şampiyonluk maçı izlerken babasının kendisiyle ilgilenmesini istiyor. Oyuncak kamyonuna yüklediği şeyleri göstermeyi çok istiyordu. Babası ise başından savarak “Git başımdan, şuan işim var!” diyordu. Aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra çocuk tekrardan babasına oyuncak kamyonuna yüklediği yükleri göstermek istedi. Bu sefer babası daha fazla sinirlenerek, öfkeli bir şekilde “Neden dışarı çıkıp kendini vurmuyorsun sen” diyor. Ve çocuk evden dışarı çıkıyor. Birden silah patlıyor ve çocuk kendini silahla vuruyor.

Özgüven

Özgüven denilen şey kendinizi bir değerlendirme biçimidir. Çevrenizdeki kişilerin sizin hakkınızda ki hissettiği ya da düşündüğü değil. Sizlerin kendi hakkınızda olan düşünce ve duygularınızdır.. Özgüven, başarısızlıklarımızın sebebi ve başarının anahtarıdır.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre, her yedi insandan altısı özgüven eksikliği yaşadığını belirtiyor. İşlere geç kalırız, sürekli asosyallik içerisindeyiz sanal ortamda olduğu gibi, fazla yiyip içeriz, anlam katamayacağımız şekilde sosyalleşiriz, isteğimiz olmaz, hiçbir şey yapmak istemeyiz.

Bazı geceler gördüğünüz rüyalar nasıl? Hep olumsuz şeyleri mi barındırıyor? Rüyada gördüklerini yorumlamak için ne bir falcı ne de bir rüya tabiri kitabına ihtiyacımız yok. Kişiliğinizi hep kaybeden, mahcup ve her şeye boyun eğen bir durum içerisinde mi görüyorsunuz? Rüyalarınızın içerisinde bir korku ya da karamsarlık mı var? Aslında bu bilinçaltında ki sizin yansımanız, nelerle dolu olduğunu ve asıl olarak nelere inandığınızı gösteriyor. Bunun için iyice bir çalışmak gerek. Bu bağı bir yerinden kopartmak gerek. Böyle hisler veya düşüncelere sahipseniz hayatınızda bir ömür boyunca yeni bir başlangıç yapmanız imkânsız olacaktır.

Kendimiz hakkımızda tamamen olumsuz inançları ve düşüncelerin bir takımını fark etmemiz imkânsız olabiliyor. Fakat bilinçaltında olduklarını ve kendilerini hissettirdiklerini çok iyi biliriz. Bazen kendinizi çok iyi hissetmeyebilirsiniz, ama tam anlamıyla neler olduğunu da bir sonuca bağlayamayız.

Kendimizle ilgili herhangi bir olumsuz düşünce ya da inanca sahip olmadığımızı hiç düşündünüz mü? Ya da hayal edebilir misiniz? Hayatla ve asıl olarak kendinizle barışık olmak nasıl hissettirirdi? Yeniden doğmuş bir bebek gibi olurduk herhalde. Hayatta ki yaşamımız boyunca bütün olumsuz etkileri ya da ağırlıkları silip atmış olabilirdik. Kendimizi iyi hissederdik, kendimize güvenebilirdik, hayatta ki her şeyden keyif almaya başlardık, öz güven başarının kapısının altın anahtarı olurdu. Kendimizi hep daha iyi şeylere layık görürdük ve de layık görmeye çalışırdık. İşimizde daha iyi bir performans ile daha da yükselmeyi hedeflerdik. Daha iyi bir eş, daha iyi bir aile, daha iyi bir arkadaş olabilirdik. Mutluluk ve neşe her an yanımızda olurdu. Bunlara sahip olmak için hiçbir şey yapmamız gerekmiyordu, hayatta olma sebebimiz ve yaşamın ta kendisi yeterde artar bile. Kendimiz ile barışık olup kendimizin en iyi arkadaşı hatta “Kankası” olurduk. Yalnızlıktan korkmaz ve sürekli yanımızda birine ihtiyaç duymazdık. Çünkü kendimizle, sevdiğimiz biriyle zaten baş başa olurduk.

İnsanlarla daha iyi anlaşabiliriz; sevgi ve saygı çerçevesinde yaklaşıp, onları kendimiz için bir tehlike olarak görmek yerine bir dost gibi görürsek bunu başarabiliriz. Kendimize değer verdiğimizden dolayı çevremizdekilerin de bizlere değer vermelerini ister ve bekleriz.

Annemizden, babamızdan kalan özel bir hediyeyi gözünüz gibi saklar ve korurduk demi? Çünkü o bizim için bir hediye, bir anı. Çevremizdekilerin o hediyeye zarar vermesini istemezdik. O hediyeyi her tarafta göstermezdik, gösterilmesine de izin vermezdik. Fakat kendimize kötü muamele yapıldığının farkında mıyız?

Buna neden izin veriyoruz?

Kendimize değer verdiğimizde, kendimizi olumsuz olarak etkileyecek bir takım şeyleri yapmayız, başkalarının da yapmasına engel oluruz.

Özgüven Kazancınızı Belirler

Özgüven denilen şeyin bir diğer yansıması ise tahmini olarak ne kadar para kazanabileceğimiz konusunda kabul etmeyi düşündüğümüz ya da uygun gördüğümüz miktar olabilir. Mesela; kendimizi bin Türk Lirası kazanırken görebiliyoruz fakat beş bin Türk Lirası kazanırken düşünürsek tamamen hayal dünyamızın dışına çıktığını fark ederiz. Bu kazançların hiçbir önemi yok. Bizim hayatımız da önemli olan şey; Kendimize neyi ve nasıl uygun görebildiğimizdir.

 Bizim değerimizi kim belirledi peki?

Geçmişimizde ki yaşantılar mı? Korkularımız mı? “Sen kimsin ki?” diyen kişi mi? Çevrenizde ki kişiler mi? Bir balıkçı bir gün oltasını ve malzemelerini alarak balık tutmaya gider.Gideceği yere vardığında ise şans dilediği diğer balık tutan kişilerin kovaların hiç balık olmadığını görür. Balıkçı “Ya Nasip” demiş ve oltasını sallamıştır. Hemen oltasına takılan büyük bir balığı görenler şaşırdı fakat balıkçı bu büyük balığı iğneden kurtardı ve kendi kendine “Olmadı” demiş. Balığı göle tekrardan salmış. Diğer balık tutan kişilerin alaycı gözleriyle bakarken, küçük bir balık oltaya yakalanmış. Diğer balıkçılar ise “Büyük balığı beğenmeyip suya saldığına göre bu küçük balığı asla tutmaz suya salar” demişler. Fakat balıkçı, balığı oltadan kurtardıktan sonra “Sonunda be” diyerek balığı kovasına koymuş. Balıkçının bu garipsenen davranışlarından etkilenen bir kişi balıkçıya sormuş; “Büyük olan balıkları suya geri bırakıyorsun fakat küçükleri tutup kovana koyuyorsun. Bunu neden yapıyorsun?” demiş.

Adam bir tebessüm içinde “Büyük balıkları yakalıyorum evet ama benim sepetim oldukça küçük bu yüzden sepetime göre balıkları tutmalıyım” diyerek cevap vermiş.

Eğer sizde hayal kırıklığı içindeyseniz, başka  hayaller kurmayı deneyin. Yere düştüyseniz, hemen ayağa kalkıp tekrar devam edin. Şans kapısı suratınıza kapandıysa başka kapıyı açmaya zorlayın. Her ne olursa olsun olumsuz etkilere yenik düşmeyin ve özgüveniniz hep olumlu şeyler için zirvede olsun.