Çocuklarını şımartmak disiplin taraftarı bazı ebeveynlere ters gelebilir, psikologlar da benimle aynı fikirde olmayabilir.

Çocuklarını şımartmak  disiplin taraftarı bazı ebeveynlere ters gelebilir,  psikologlar da benimle aynı fikirde olmayabilir.  Ama bir “Dedeği” olarak bu konuda ki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. 5 yaşına yaklaşan Eren Efe ve Ayda Nil birer hafta arayla doğdular. İki kuzen, iki kardeş gibi büyüyorlar.  3. torunum Cemre ise yakında iki yaşına basacak.  Torunlarım Büyükbaba demekte zorlanmış olacaklar ki bana “Dedeği” demeye başladılar. Oldukça orijinal bulduğum bu deyim hoşuma gittiği için değiştirmeye de çalışmadım.

Konumuza dönecek olursak, hayat hepimiz için farklı olgularla dolu. İnişleri, çıkışları var. Bizi çok sevenler kadar, bir o kadar da yerenler; şımartanlar kadar, sert disiplin çemberine almak isteyenlerle karşılaşıyoruz.  Önemli olan çocuklarımızı, torunlarımızı hayatın bu değişkenliklerine, “gel-git“lerine nasıl hazırlayacağımız.

Hemen her ebeveyn çocuklarının, kendi ideallerine göre betimlediği bir hedefe doğru belirli bir disiplin ve kararlılıkla ilerlemesini ister. Burada asıl olan çocuğun ne yapabileceği, isteği, hevesi ve de yetkinliğinden ziyade kendisinden ne olması beklendiğidir.  Çoğunlukla bu olgu ebeveynin olmak isteyip de olamadığıdır. Kendimizde gördüğümüz eksikliklerin faturasını çeşitli imkansızlıklar, hatta ihmaller yüzünden bize sağlanamayan fırsatlara bağlarız. Bunları  kendi çocuklarımıza verdiğimiz  ve de onları disipline ettiğimiz takdirde bizleri aşacaklarını ümit ederiz.  Maalesef çoğumuz bu konuda beklediğimizi bulamayıp hüsrana uğrarız. O zaman burada yanlış olan nedir?  Her şeyden önce sığındığımız bahanelerin geçerli olmadığını kabullenmemiz gerekir. Kendi dönemimizde başarılı olmuş insanların bir çoğuyla eşit şartlarda yarıştığımızı, ancak onların hayata bizden daha iyi hazırlanmış olduğu gerçeğini (zor da olsa) itiraf etmeliyiz.

Aileden başlayarak toplumun katı kuralları arasına sıkıştırılmak istenen çocuk; bugün değilse yarın, eline fırsat ilk geçtiğinde kendisine dayatılan bu baskıya başkaldıracaktır. Ancak bu nokta onun için bir hayli geç olabilir ve olması istenen ile olmak istediği arasında bocalamasına, toplum normlarının tamamen dışına çıkmasına yol açabilir. Bu ikilem sonucu başarısızlık sarmalına girmesi işleri daha da kötüleştirecektir.

Oysa dengeli büyüyen,  zaman zaman katı kuralların dışına çıkarak nefes alabilen çocuk çok daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olacaktır. Ona sağlanan “kontrollü şımarıklık” gelecekte hayata hazırlanmasına büyük katkı sağlayacaktır. Yakın çevresi ile ilişkilerini aklı erdiği andan itibaren kendi becerisi, sevecenliği ve zekası ile dengeli bir şekilde ayarlamayı öğrenecektir.  Nerede şımaracağını, nerede durması gerektiğini bilecek, davranışlarını olgunlaştıracaktır. Özetle, söyleneni yapan, yapmak zorunda bırakılan  “do it man” kolaycılığından  çıkıp, “düşünen, sorgulayan ve uygulayan”  bir birey olma yönünde büyük adım atacaktır. Günümüzün  ezbere dayalı eğitim öğrenim sisteminde yaşıtlarına göre fark yaratacaktır.

Peki bu “kontrollü şımarıklığı” kim, nasıl sağlayacak?  Sonuçta çocuk bu, aşırıya kaçıp tamamen kontrolden çıkmasını kim önleyecek?  Evde iyi polis, kötü polis rollerini üstlenmeye çalışan ve bunun dengesini sağlama konusunda aralarında bir türlü anlaşamayan anne ve babalar mı? Bu çok zor, neredeyse imkansız  diyebilirim.  Oysa ebeveynlerin ebeveynleri olan biz dedeler, neneler, anneanneler ve büyükbabalar (ya da torunlarımın ifadesiyle Dedeğiler!) bunu rahatlıkla yapabiliriz. Unutmayın ki eğrisiyle doğrusuyla sizleri de yetiştiren bizleriz.  Yani damdan en az bir veya daha fazla düşmüşlüğümüz var! Bundan yapıcı dersler çıkardığımızdan şüpheniz olmasın. Belki de sizden istemeyerek/bilmeyerek esirgediğimiz sevgiyi, toleransı ve de en önemlisi sabrı torunlarımıza göstermemizin ana nedeni budur. Onlara ihtiyaçları olan özgürlük ortamını sağlarken bunu büyük bir dikkatle yapacağımıza güvenebilirsiniz. Bırakınız bizler onları şımartalım. Bundan asla zarar görmezler…

Çocukların gelişimi için önemli olan ve onlara özgürlük ortamını sağlayacak “sevgi” ve disiplin konusunda temel oluşturacak “saygı” konusunu bir sonraki yazımda ele almak istiyorum.