Beyin gücünün yeteneğini doğru kullanmamızda konsantrasyon çok önemli bir yere sahiptir. Öğrenci iken ders çalışmak birçoğumuza sanki çok zor bir iş gibi gelir. Ancak beyin gücünü doğru kullanarak harekete geçen bir vücut, çok fazla enerji harcamadan doğru ve verimli bir şekilde ders çalışmayı başarabilir. Ancak yığınlarla olumsuz etmene sahip olan bir çalışma ortamı ve de birçok düşüncelere sahip olan bir beyin, yoğun bir şekilde konsantrasyon eksikliğine sahip olacak ve sonuç olarak beyin gücünde meydana gelen yorgunluk ve isteksizlik, kişinin başarılı olmasını da engelleyecektir.

Öğrencilik yıllarımdan bir günü örnek vermek istiyorum. Sabah girdiğim bir ders esnasında sınıftaki öğretmenle ufak bir tartışma yaşamıştım. Haklı olduğumu bilmeme rağmen fevri davranmam sonucu haksız konuma düşmek beni gereğinden fazla üzmüştü. Aynı zamanda da canım bu işe çok sıkılmıştı.

Okuldan sonra oldukça bitkin bir halde eve geldim. Hiçbir şekilde dinlenmeden bir anda kendimi çalışma masasında buldum. Kitaplar masanın üzerinde yığılıydı. Radyodan oldukça gürültülü bir müzik açtım. Çünkü; bugün yaşadığım kötü şeyleri unutmak istiyordum. Ardından bir yandan da elim telefona gidiyordu. Arkadaşlarımla bugün yaşadığım konu üzerine dertleşmek, konuşmak istiyordum. Bir yandan da dışarıdaki arabaların gürültüsü yetip bitiyordu. Sanırım delirmek üzereydim ve hiçbir şekilde önümdeki derse konsantre olamıyordum.

Sonuç olarak en büyük hatam yaptığım tartışmayı eve taşımamalıydım. Ayrıca moral bozukluğu ile yorgun bir halde derse oturmak zaten konsantrasyon eksikliği ile derse başlamaktan farksız gibi duruyordu. Esasında masanın o kadar kalabalık olması da hangi derse çalışmam gerektiği konusunda kafamı karıştırırken, ders esnasında müzik açmak yerine önce biraz dinlenip sakin kafa ile derse başlamak çok daha doğru olacaktı. Konsantrasyon eksikliğim beyin gücümü doğru kullanmama engel olmuştu.