Sevgili Başaklar,
Siz Merkür’ün kızlarısınız ve bu “Sizin öğreneceklerinizi ben biliyorum” demektir.
Şu dünyada başınız dimdik yürürsünüz, kusursuz olduğunuza inanarak. Ama bu yetmez. Siz sadece kendinizin değil, dünyanın da kusursuz olmasını beklersiniz. Dolayısıyla ve tabii ki diğer insanların da. Beklemekle kalmayıp eleştirmeye başladığınızda size neden öyle baktıklarına anlam veremez, tekrar tekrar anlatmayı denersiniz. Ta ki, onlar -artık ya bıkmışlıktan ya da sahiden anladıklarından- söylediklerinizi yapana dek. Yani sevgili başak, bize bilmediğimizi öğretecek kadar alçakgönüllü olduğunuz aslında hepimizin malumu. Ve o alçakgönüllülüğün zekânızdan kaynaklandığı da öyle.
Çocukken de çalışkan, disiplinli, öğretmenlerini seven, okulunu seven, hevesli öğrencilerdendiniz. Okula istemediğiniz zamanlarda bile sorumluluğunuzun bilincinde ve aksatmadan devam ettiniz. Anneniz nadiren size “ders çalış” demek zorunda kaldı. Sadece okulda değil, evde de sorumluluklarını bilen, odasını toplayan, öyle fazlaca da yaramazlık yapmayan bir çocuktunuz.
Şimdi de öyledir. Siz görevlerini mızmızlanmadan kabul eden, elinizden gelenin en iyisini yapan ve başarmak için azami çaba gösteren birisiniz. Başarıyı seversiniz ama temelde sizi motive eden şey başarı hırsı değil işlerin düzgün yürümesidir. Başarmak zaten bu durumun kaçınılmaz bir yan ürünüdür.
İşini iyi yapmadığını düşündüğünüz birinin hatalarını hiçbir art niyet taşımaksızın, dümdüz söylersiniz. Bu eleştiride size göre kırılacak bir şey yoktur. Ama aynı şey sizin için geçerli değildir, siz ne yazık ki eleştiriye gelemezsiniz. Çünkü siz mükemmelsiniz.
Plan ve programlar tam da size göredir. Küçük yaşınızdan itibaren hayatınızı planlayıp buna uygun davranmışsınızdır. Hala da yapılacak işleri not edip, bitirdiğinizde üstlerine bir çizgi çekmek içinizi sevinçle dolduruyor, itiraf edin.
Eviniz kalbinizin bir yansıması gibidir: Tertemiz ve düzenli. Orada her şeyin yeri, görevi, statüsü bellidir. Bir toz bezi asla yer beziyle üst üste durmaz. “Şartlı şurtlu” temizlik meraklıları en çok sizlerden çıkar. Koskoca bir deterjan sanayi sayenizde ayaktadır. Evde sizin kurallarınız geçerlidir. Bunu sizinle yaşayan herkes zamanla anlar. Anlamazsa da anlatmanın bir yolunu bulursunuz. Temizlik iyi bir şeydir ama sizde bazen takıntıya dönüşebiliyor ve birlikte yaşadığınız insanlara fenalık getirebiliyor. Elinizde değil biliyoruz ama biraz da onları anlamaya gayret edin, olur mu?
Gardırobunuz ölçüsü, uyağı tastamam bir şiir kadar düzenli ve bir askeri nizamname kadar disiplin sahibidir. Giyiminize özen gösterirsiniz. Kimse sizi kirli ya da ütüsüz bir giysiyle göremez sokakta. Evde de göremezler zaten. Yalnızken bile kendinize dikkat edersiniz.
Kendinize dikkat etmek demişken, sağlığınız konusunda sahiden de dikkatlisiniz. Kaza geçirmemeye, mikrop kapmamaya, hasta olmamaya gösterdiğiniz özen bir refleks halindedir. Ama bunu da evham haline getirmeyin olur mu?
Okumaya, öğrenmeye olan hevesiniz gerçekten de takdire şayandır. Bilgiye neredeyse kutsal bir şeymiş gibi yaklaşırsınız. Mantığınızı dünyada her şeyden üstte tutarsınız. Ayaklarınız, bir başağın kökleri gibi yere sımsıkı basar. Safsatalara yer yoktur mantığınızda. Bir fikrin sizin hayatınızda önemli olabilmesi, ancak akla mantığa yakın olması halinde söz konusu olabilir. Çok kesin değer yargılarınız vardır. Bir konu ya da bir insan hakkında bir kanaat oluşturmak için kendi içinizde ölçer, biçer, tartarsınız. Sonunda vardığınız yargı sizin açınızdan kesindir ve o saatten sonra kim ne derse desin kanaatiniz değişmez.
Dost canlısı, insansever, yardımsever ve genellikle neşelisiniz. Bu halinizle dost edinmeniz asla zor olmaz. İletişim kurmakta zorluk çekmezsiniz ve genellikle muhabbetinizi herkes sever. Esprilerinizi çok sonra anlayıp kahkahayla gülmek bizi size düşman etmeye yetebilir. Sizse buna sadece gülümsersiniz.
Pratiksinizdir ayrıca. Büyük bir felaket anında, herkes üzüntü ve şaşkınlıktan perişan haldeyken siz ayağa kalkar ve yapılması gereken ne varsa organize etmeye başlarsınız. Üstelik bunu gayet sakin, sessizce, gerekirse geri planda kalarak, tamamen yardımseverlik hasletinizle yaparsınız.
Kabuklara değil, öze bakarsınız. Boş laflara değil, yapılan işlere önem verirsiniz. Bir insanı değerlendirirken de, bir işi değerlendirirken de temel düsturunuz şudur: Hayata bir faydası var mı?
Tüm bu özellikler sonucunda sevgili başak, birisini beğenip de âşık olmanız sahiden de güçtür. Çünkü siz hep kendiniz kadar mükemmel olan bir insan ararsınız. Mükemmel insan da ne yazık ki bu dünyada, en azından erkekler arasında pek sık rastlanır bir şey değildir. Bu durum sizi sonsuza dek bekâr kalmaya götürebilir. Belki de burcunuzun yabancı dildeki adı olan o “virgin” (bakire) aslında buna ithafen söylenmiştir.
Yine de size kendisini sevdirebilmeyi isteyen bir erkek öncelikle dış görünüşüne dikkat etmelidir. Temiz, güzel ve o anki modaya uygun bir giyim ilk önce dikkat edeceğiniz şeydir. Bu bir. Davranışları ağırbaşlı, muhabbeti güzel, insanlar tarafından sevilen, beğenilen bir erkek olmalıdır. Bu iki. Geleceğe dair planları olmalı ve bu planlar hayalci, kof ya da maceraperest olmamalıdır. Bu üç. Maddi açıdan sizden daha aşağıda olmamalıdır. Bu dört. Bilgili, kültürlü, saygılı ve tam bir centilmen ayrıca da romantik olmalıdır. Bu beş, altı, yedi… Böyle gider. Yine de bütün bunlara sahip bir erkek bile size kendini defalarca ispat etmek ve utangaçlığınızı yenmek zorundadır.
Ama siz tüm bunlara değersiniz. Sonunda karar verip âşık olduğunuzda, daha doğrusu bir erkeğe aşkınızı bahşettiğinizde, o erkek bütün bu uğraşının ödülünü sizin gibi mükemmel bir kadınla sonsuza dek mutlu olarak alacaktır.
Velhasıl sevgili başak, iyi ki varsınız. Sonuçta bu dünyaya yanlışlarımızı düzeltmek için geldiniz. Siz olmasanız dünyamız bir ergenin odası kadar karmakarışık olurdu. Tabii hayatlarımız da öyle.