Hayat örüntüsü içerisinde köşe taşlarını yerinden ırgatacak bir sorumsuzlukla hareket eden ve iktidar üleşirken muhalefeti besleyecek bir tavırla kendi kuyusunu kazmak yönündeki eyleme yatkın olanı görmeze vuracak genişlikle davrananlar o makamın hakkını veremiyor demektir.
Şah sahadaki her hareket eden taşı, kendi taşı da olsa karşı şahın taşı da olsa görmelidir ve bu yönde hesabını yapmalıdır ki şahlığın gereği ifa ola, şah kendini değil tüm taşların sorumluluğunu taşıdığını bilerek davranmalıdır, çapı ve istidadı ölçüsünde elbette.
Olimpos Zeus'u, Olemp dışından haremine dahil ettiği dilberlerden türeme oğlu Tantalos'un babasıgillerin anasıgilleri söğüşlemesi karşısındaki sistemi tıkayıcı ve tiye alıcı ayak oyunlarını fark edince; 'evladım' dememiş ve sistemi korumak için çekmiş kılıcı İbrahim'in İsmail'e çektiği gibi oğluna (benzetmek gibi olmasın), tadından yoksun kılmış onu işçiliğini yapmaya mahkum ederek iktidarın.
Boğayı öküz kılmak gibi bir hal, velayet yolundan şarampole düşüp meczuba dönmek gibi bir hal; zekanın aşırı hızdan yalpalayıp karşı şeridi de işgal edecek kapsamda yolu işgal eden araç gibi çift yönü kapamak gibi bir hal bu şizofreni. Yolcu iken yollu olmak Tantal.
Mitoloji (Esatir-i Evvelin), bir kısım soyutlama ve semboller içeren kalıplar olup DNA ve RNA gibi aktarım kalıplarıdır belki de. İlahi kodlar olan ayetler karşısında şapka çıkarmayan gavur elbette, ancak bu esatir kodları da kod olduğunu söylemek gerek; şifa da hastalık da bakteri işi olabiliyorsa bir gerekçede, kodun da ilahi olanı satanik olanı olağandır demeli her işe işletme etkeni (halk eder esbabını).
Tantalos da bu yarı Olimpos yarı taşralı haliyle içindeki ilahi yanı değil de çamur yanı sevdi ki tanrısal kınama ile tanrısallığının hayrından yoksun kılındı. Doğasının içindeki kodlardan seçim yaparak bir yanını ileri taşırken soylu olanı değil soysuz olanı yeğledi ama soylu yanının kolektif hamisi soysuz muamelesi yapmaktan sakınmadı seçimi nedeniyle ona.
Değerlere rağmen sevilene değer vermek değeri sevmemek olacağı bir yana, şeytanı sevmek de sevginin kendini inkarı olacaktır. Sevgi bir cazibe kuralı gibi olduğu savlanır ise fizikte anıldığı üzere; pis pise mis kokar, temiz olan da temiz olana sevgili gelir (Ettayyibune Littayyiban).
Zeus da Tantalos için feda etseydi değerleri; bu Tantalos'u sevmemesi olacaktı, değerleri ihlal ederek ihlal etmek olacaktı oğlunu. Cenneti bozdur bozdur harca da al cehennemi karşılığında, aklının kârı buysa.
Sevdiklerimizin içimizde makes bulmaması, yanında dahi hasret kalmamız ona; onu yutup içselleştirme dürtüsü ile 'yerim seni' sevgi ver özlem sözcüğünü gerektirmesi; canavar ve dev sevgisi olmalı, güzelliği model edinip emek ile üretmek yerine keçinin yeşilini yediği ve çöle çevirdiği gibi bozkırın yemektir her filizi.
Kara giysili tırpancı iblis figürü onun her yeşil bağı biçip kemalini engellediği için seçilmiş olmalı, keçi de bu yönüyle filiz veren ve dirilip yaşam bulma emeği veren her tohum ve ışkının aşkını kıran kemirgen olmakla onu andıran sembol figür olmuş olmalı. Sevgimizin ve enerjimizin bu yanıyla hayrı kıble edinmesi bizim seçimlerimizin vektörüdür, hareket yönü ile oluşuyordur.
Gözümün penceresinden gördüğüm o nur, gözümü kamaştırıyor olsa da; kim tutar ki beni olmayam Musa; 'lenterani' sözüne karşın onun gördüğünü ile o Tur'da, ben de bir başka biçemle görürüm nasipse bu turda.
Herkesin hayatı bir hayal sortisi yokluktan varlığa, yaratı denizinde sıçrayan kefalleriz madem; teklif edilen tanrısal yükü varlık için seçen tek varlık olan insan olmakla daha programlanması aşamasında ekvanın, bu da benim sıçrayışım olsun bakalım bir kaza kurşununa gitmezsek sonunda.
Özlemimdir gözlemim, gördüğümdür eden beni kör düğüm. Göz dolduran öz doldurmaz mı, özüm kırık ayna. Ayna ayna de bana; mit o mu ben mi acaba…