Daha önceki yazımda Al Stewart ile ilgili yazacağımın haberini vermiştim. Year of the Cat albümünden değil de kendisinden ve genel olarak albümlerinden bahsedeyim dedim.

 Daha önceki yazımda Al Stewart ile ilgili yazacağımın haberini vermiştim. Year of the Cat albümünden değil de kendisinden ve genel olarak albümlerinden bahsedeyim dedim.

5 Eylül 1945 doğumludur, İskoçtur. Şarkıcı ve söz yazarıdır, çeşitli stillerde şarkılar yapmıştır. Wikipedia’ya göre rock, pop, folk rock, psychedelic rock, soft rock gibi.. Özellikle kendisi folk-rock şarkılarını tarihten aldığı olaylar ve kişilerin hikayeleriyle incelikle dokumuş biri olarak betimlenir. Stewart, İngiliz müziğinde onlar için önemli bir çağda British Folk müziği konusunda bir anahtar figürdür. Ben gönül rahatlığıyla bu kişiye Progressive Rock stilinde de şarkılar yapar, çalar derim.

Tarihten aldığı olaylar ve kişilere kısaca değineyim isterim.. Pink Floyd ya da Alan Parsons Project gibi gruplardan bir şekilde ayrılıyor bu ihtiyar amca.. Evet bir konu var ama tüm albümde işlenen bir konu, hikaye değil. Hikayelerini ve insanlarını bir şarkıda anlatıyor bu baba gibi adam. Year of the Cat albümünün çok sevdiğim “On the Boarder” şarkısı hem Bask ayrılıkçılarından hem de eski Rodezya Cumhuriyeti (Rodezya 65-78 yılları arasında varolmuş bir İngiliz Sömürgesidir. Gerillalar, ayrılıkçılar, bağımsız olma isteği, iç savaş…. Sonunda 18 mayıs 80’de Zimbabwe Cumhuriyeti adını alarak bağımsızlığına kavuşmuştur) ve orada yaşanan krizden referans alınmıştır. Last days of the Century albümünün Fields of France şarkısı 1. Dünya savaşı pilotlarını, Time Passages albümünün The place of Versailles şarkısı Fransız Devrimini, 24 Carrots albümündeki Running Man şarkısı Güney Amerika’da saklanan Nazi savaş suçlularını anlatır. Bir İngiliz denizcisinden Sovyetler Birliğine, Hitlerden Nostradamus’a… Şarkıları bu tip olaylar ve insanları anlatır… Bu konuya geri dönmeden…

Gelelim bir hafta kadar önce Al Stewart hakkında yazdıklarımıza. 1975-78 arası beraber çalışıyorlar. Bu iki manyağı birleştirdiğimizde elde ettiğimiz neymiş bir bakalım:

“Modern Times” albümü, prodüktörlüğünü Alan Parsons’un yaptığı bir albümdü ve eleştirmenlerden “çok büyük, seçkin, mükemmel” gibi övgüler alıyordu ki uluslararası ve ulusal listelerde 30. Sıraya kadar çıkıyordu. Bundan sonra beraber yaptıkları iki albümde hem prodüktör hem de ses mühendisi olarak yer alıyordu Alan Parsons. Sonuçlara bakalım: “Year of the Cat” albümü 1976’da Amerika’da 5. sıraya kadar çıkıyor ve kendisine Platinium kazandırıyordu. İngilteredeki sonuç ise 38.lik ve Gold ödüldü. The Times’a yaptığı bir konuşmada “Year Of The Cat’i bitirdiğimde, ‘Bu da hit değilse o zaman ben hit yapmayı bilmiyorum.’ diye düşündüm. Sonunda tam olarak doğru formülü bulduk” demiştir. Bu albümde en dikkat çeken olay Al Stewart’ın daha şarkı sözlerini bırakın, onlara isim bile vermeden önce tüm orkestrasyonu bitirip müziği bestelemesi ve bunları kaydetmesidir. Kanada’da yaptığı bir radyo görüşmesinde daha önce 6 albümünde de böyle çalıştığını ve her şarkı için de genellikle dörder ayrı söz yazmış olduğunu söylemesi sanıyorum ki hem sen okuyucuyu hem de Serdar Ortaç’ı şaşkınlığa düşürmüştür. Araştırmam sonucunda kaynak gösteremeden eklemek istediğim şey de Year of the Cat şarkısındaki bu güzelliğin ve hit olmasının nedenlerinden birinin Alan Parsons’ın şarkıya saksafon bölümünü eklemesi ve şarkıyı orijinal folk içeriğinden biraz daha Jazzdan etkilenmiş bir balada dönüştürdüğü gerçeğidir. “Time Passages” albümü de 1978’de çıkıyor, yine Amerika’da 10., İngiltere’de 39. olarak listelerde görünüyordu ve platinyum ve gümüş ödüller kazandırıyordu sanatçıya.

Şarkı sözü yazma -ya da şiir mi demeli bilemedim- konusundaki güzelliği nereden geliyor bir düşünelim. Hani bir savaşı bile anlatırken bir estetiği vardır hikayelerinin. Kendisi Türkiye’deki söz yazma işini çok araştırmış. 23 Haziran 2012’de Toronto’daki bir radyo programına telefonla bağlanmış ve kendisinin söz yazma süreci ile ilgili aşağıdakileri söylemiştir. “Tekrarları sevmem. İki temel kuralım vardır. A) Diğer insanların kullandığı sözleri kullanma. ‘O bebeğim’ler(Oh,baby), ‘bana yanlış yaptın’lar(you done me wrong), ‘seni öyle özledim ki’ler(I miss you so)… Eğer daha önce yazıldıysa neden yine yazayım? Eğer daha önce söylendiyse neden yine söyleyeyim? Başkalarının söylediğini tekrar sunmaktansa söylemek istediğin her şeyi söylemek için her zaman başka yollar vardır. B) Kimsenin yazmadığı şeyler hakkında yaz. Şarkıları sinema gibi düşünürüm, gerçekten. İşitsel bir sinema. Bir şarkı çaldığımda size bir sinema izletmek isterim. Tabi şarkılarım coğrafiktir de. Esinlendiğim şeylerden biri de budur. Ama Türkiye’de böyle mi arkadaş. Ben şarkılarımda tarihi, tarihten kişileri, hikayeleri, coğrafik öğeleri kullanarak anlatıyorum, bir de bakıyorsun diğer taraftan “binlerce dansöğöğöz var!” tabi beni tanımayacak Türk halkı!” demiş.