KATİLİMİN PEŞİNDE!
Yılın “en yaratıcı” korku – gerilim oyunu etiketini taşıması sebebiyle dört gözle beklenen fakat gelen ilk tepkilerin fazlasıyla tekmesine tokadına maruz kalan Murdered: Souls Suspect; belki astronomik beklentileri karşılayabilecek kalibrede bir oyun değil ama yerin dibine sokulacak kadar da rezil bir örnek olduğunu söylemek acımasızlık olur!
Malumunuz, polisiye konseptini, gerilim janrı ile harmanlayıp tek bir pilava boca eden oyunların şansı genellikle pek yaver gitmemiştir bu güne kadar. Kaldı ki bundan 10 yıl önce değişmeye başlayan video oyun trendleri de, ağır ilerleyen fakat sağlam bir olay örgüsüne sahip olan oyunların şanslarının da tükenmesine kapı açmıştır. Elbette video oyun tarihi karşımıza Heavy Rain ya da son dönem türün eli yüzü örneklerinden biri olarak sayabileceğimiz The Wolf Among Us gibi ender rastlanan yüz akları çıkartmıştır karşımıza. Fakat bu gün mainstream oyun piyasasını hızlı hızlı yiyip bitirme derdinde olan oyunseverlerin, karşılarına çıkan mahsullerde aradıkları ilk özellik; zımba gibi bir girizgah yardımıyla aksiyonun tam göbeğine çakılabilmek! Hele ki oyun süresince aksaması muhtemel dramatik ritim oyuncuların en büyük korkusu haline gelmeye başladı. Bu hızlı tüketme alışkanlığı da doğal olarak birkaç saati aşmayan, çerez kıvamındaki dolgun bütçeli oyunların, bilgisayar ve konsollarımıza daha fazla egemen olmasını sağladı!
Bu ön bilgilerin ardında sığınarak, polisiye temasının, video oyun piyasasında aslında hiçbir zaman layık olduğu başarıya ulaşamadığını iddia edebiliriz. Ya da bu türün en başarılı örneklerinin “adventure” estetiğine göz kırpan türevlerinin iyi kotarılabildiğini söyleyebiliriz. Sherlock Holmes’un bir türlü azalmayan popülaritesine sırt dayayan iç bayıcı dedektiflik talimi niteliği taşıyan oyunların ardından Square Enix’in duyurduğu Murdered: Soul Suspect’in türe nefes aldırabileceğine neden bu kadar inandık bilmiyorum. Fakat polisiye ve korku / gerilim türünün yapacağı bu su dansının her halükârda oyunculara çekici geleceği gün gibi ortadaydı zaten!
ASİL RUH RONAN RUHUNU ARIYOR!
Oyunda Ronan O’Connor adındaki bir dedektife hayat veriyoruz. Pek çok noir öykünün menüsünün olmazsa olmazı olan “geçmişi hiç de parlak olmayan tekinsiz dedektif” klişesi Ronan suretinde, burada da baş köşede dikiliyor. The Bell Killer adındaki psikopatın peşinden koşturan Ronan, katil tarafından öldürüldükten (!) sonra da bu işin peşini bırakmıyor.
Ruhu bedeninden ayrıldıktan sonra ufak çaplı bir “Patrick Swayze Sendromu” yaşayan Ronan, yıllar önce kaybettiği eşinin yanına, öte dünyaya geçmeden evvel kurban listesi oldukça kabarık olan katili yakalamak için ruhunu bu maceraya amade ediyor. The Bell Killer tarafından öldürülmüş olmak, gözüpek dedektife engel teşkil etmediği gibi, ölümüyle birlikte kazandığı bir takım psişik güçleri de, davayı sonuçlandırmak için kullanmaktan geri kalmıyor.
Bir düzine kaliteli sinemasal referansın tek bir kumaşa dikilmiş hali gibi görünen Murdered: Soul Suspect’in fikir aşamasında yaratıcı göründüğünü söyleyerek hakkını teslim etmek gerekir. Eğer Ghost / Hayalet filmini Sherlock Holmes konseptiyle evlendirip üzerine de kafi miktarda Constantine çeşnisi boca etseydik; aşağı yukarı elde edeceğimiz sonuç Murdered: Soul Suspect olurdu! Diğer taraftan, “kendi katilimizin peşinden” maceradan maceraya sürüklendiğimiz öykü, pek çok şık manevrayla işlerliğini de daimi kılıyor. Peki aşağıda da değineceğim bu cafcaflı özellikleri M:SS’i gerçekten de iyi bir oyun yapmaya yetiyor mu? Cevaplara ulaşmak için rotamıza devam edelim madem…
PSİŞİĞİM… PSİŞİKSİN… PSİŞİKLER…
M:SS, son yıllarda karşımıza çıkan oyunların büyük bir çoğunluğunda olduğu gibi iyi yazılmış karakterlere ve iskeleti başarılı bir biçimde yaratılmış bir öyküye sahip. Yani ana karakterimiz Ronan’a baktığımızda, karizmatik, cesur fakat daha karşımıza çıktığı ilk anda nalları dikmeyi başardığı için de güvenilmez bir adam görüyoruz. Onun bu güvenilmezliği, attığımız her adımda bize de sirayet etmeye başlıyor. Bir noktadan sonra, önüne çıkan herkesi ezip geçen, vahşet terminatörü The Bell Killer, en büyük kâbusumuz olmaya başlıyor.
Aslında oyunu başarılı bir biçimde taşıyan unsurun da ana karakter Ronan’dan ziyade, baş psikopatımız The Bell Killer olduğunu söylenebilir. Karşımıza çıktığı ilk anda kesif bir şekilde klişe kokan bir katil olarak çizildiğini sandığımız The Bell Killer; kuyruğuna takıldığımız davayı eşeledikçe daha kompleks bir manyak olarak çıkıyor karşımıza! Zamanla da özellikle genç kızlara kafayı takmış gibi görünen bu eksantrik psikopatımızın aslında orta çağ döneminden kalma abuk bir engizisyon kafasına sahip olduğunu öğrenmeye başlıyoruz.
YİNE Mİ SALEM GEYİĞİ
Murdered: Soul Suspect aslında Ronan’ın kişisel soruşturmasını, The Bell Killer’ın geniş çaplı cinayetlerine bağlarken, olup biten bütün bu meseleyi, Salem’in altında yatan üç yüz yıllık gizeme dayandırıyor. İlk dakikalarında Noir soslu bir vigilante örneği olma yolunda ilerleyen oyun, kısa süre sonra Joy adındaki gizemli yoldaşımızın da oyuna dahil olmasıyla birlikte, matruşka misali açılmaya başlıyor.
Etrafımızdaki nesnelerin bir kısmına müdahale edebilme ve duvarlardan geçebilme gibisinden “hayaletlik müessesesinin” şartlı avantajlarını yanı sıra, etrafımızdaki insanların düşüncelerini okuyabilme gibisinden şahane bir yeteneğimiz de mevcut oyunda. Çoğu zaman etraftaki delilleri toplayabilme ve bir araya getirebilme konusundaki üstün yeteneğimiz bu düğümleri çözmemizi sağlıyor. Yapımcı Airtight Games, bu noktada oyunseverlere yenilikçi kabul edebileceğimiz seçenekler de sunmuş. Örneğin, bilmeceleri çözerken daha önceden belirlenmiş bir mekaniğe takılıp kalmıyor, kendi şahsi tercihlerinizle, bu son derece “kişisel” soruşturmayı sürdürüyorsunuz. Bu kısımlar her ne kadar oyuna başarılı bir biçimde entegre edilmiş olsalar da, çözüme ulaşırken istediğimiz kadar yanlış yapabilme kredisi bizi biraz hantallaştırmıyor değil hani!
Tabi oyunda sadece sidekickimiz Joy ile birlikte ipucu peşinde koşmuyoruz. Bir de bizi cehenneme sürüklemeye ant içmiş olan iblisler geziniyor etrafta ki, bu iblisleri tufaya düşürme çabamız, oyunun yer yer sekteye uğrayan ritmine birkaç kafiyeli nota daha ekliyor. AG ekibinin oyuna fındık fıstık maiyetine sokuşturduğu bu metodun, aksiyonmetreyi yükselttiği de başka bir gerçek!
MEZARLIKTA EĞLENEBİLDİN Mİ BARİ RONAN?
Şimdi havaya savurduğum bunca kelam oksijene karışmadan evvel şu sorunsalı açıklığa kavuşturmak lazım: “M: SS madem içeriğinde bu kadar artı barındırıyor, o halde oyundan bu kadar nefret edilmesinin sebebi ne?”
Muhtemelen oyunun eksi kontenjanından en çok nemalanan kusuru, grafik motoruna endeksli hatalar diyebilirim. Peki sadece grafik kusurları ya da oyunun puslarının arasına gizlenen bug’lar sebebiyle, M: SS’i, Salem halkının cadıları yaktığı gibi yakıp kurtulmak mı gerekir? Hiç sanmıyorum! Ama yeni nesil konsollar için de itinayla (!) makyajlanan M: SS’in bu konudaki iddiasını yerine getirebilecek bir görsel başarı gösterebildiğini söyleyebilmek pek de mümkün değil!
Unreal Engine 3 motoruyla geliştirilen oyun, tahmin etmekte hiç de zorlanmayacağınız üzere, bu motorun nimetlerinden pek de faydalanamamış. Karşımızda, her ne kadar hoş bir ambiyansa, oyuncuyu moda bir atmosfere sahip olsa da son yıllarda karşımıza çıkan en vasat işçiliklerden biri duruyor! Oyunun bu görsel makyajının akmasının sebebiyse, projeye yapışmış sayısız hata ve bug!
Proje aşamasındayken, gelecekteki grafik başarıları diline dolayan yapımcıların, estetik anlamda oyun severleri doyurmaktan fazlasıyla uzak bir oyun ortaya koymaları bir yana, M: SS’in en önemli dezavantajı, çok fazla sarkmayan öyküsüne rağmen “eğlenceli” olmaktan epey uzak bir rota izlemesi! Böyle bir öykü için fazlasıyla lineer olan işleyiş M: SS’in eğlence kat sayısını epey aşağılara çekmiş. Böylece de sinematik kurgu anlamında neredeyse çığır açacak minimum malzemeye sahip olan yapım, türün en sığ örneklerinden biri etiketiyle dar ağacına takılmış kalmış!
Yazının girizgâh kısmında muhtemel olumlu özelliklerini yan yana sıralayarak, oyundan yaka silkenlerden yeterli miktarda küfür yemiş olabileceğimi düşünüp, olayı özetleyip, şartları da dengelemek gerekirse eğer; Murdered: Soul Suspect, doğru enerjiyi tamamen yanlış yönlere hibe etmiş bir oyun olarak çıkıyor karşımıza! Oyunun hemen başlarında, oyun severlere vadettiği yeniliklerin üzerine kepenk indirmesi de uzun sürmüyor. Yine de türün sıkı takipçileri uzak durmayı ne kadar başarabilir belli olmaz! Çünkü tüm eksilerine rağmen, paketi dikkat çeken bir oyun Murdered: Soul Suspect!