Kara Delik : Evrene Açılan Kapı... Kara delikle ilgili tartışmalar sürerken, ortaya müthiş bir iddia atıldı. Bazı gökbilimciler kara deliğin içinde yolculuk...

Kara delikle ilgili tartışmalar sürerken, ortaya müthiş bir iddia atıldı. Bazı gökbilimciler kara deliğin içinde yolculuk yapılabileceğini ve de bunu başaranların bir başka evrene geçeceklerini ileri sürüyorlar…

Kara deliğin, çekim alanına giren her şeyi, gezegenleri, yıldızları, uzay araçlarını hatta ışığı bile içine aldığı kabul ediliyor. Acaba bunlar ne oluyor ? Yok mu oluyorlar ?  Yoksa bilinmeyen bir yere mi gidiyorlar ? Kuşkusuz, kara deliğin tuzağına düşen bir uzay yolcusundan başkası, bu sonsuz kuyu içinde neler olup bittiğini bilemez. Belki de gidilen yer başka bir evrendir.

Bilinmeyene Yolculukolay ufku

Eğer uzay gemisi kara deliğin çekim alanına kapılmazsa sorun yok. Fakat deliğin çevresinde bir tur atmak isterse kaçınılmaz olarak içeri çekilecektir. Deliğe doğru emilip yok olmadan tekrar havalanmak mümkün olabilir. Yani uzay gemisi çok hızlı ve güçlü roketini ateşleyerek son anda buradan kaçabilir. Ateşlemeyi başaramazsa, yörüngeye girerek  kara deliğin parlak dış saçağına doğru düşmeye başlar. Bu bölgeye olay ufku deniyor. Olay ufkunun içine düşenler, kara delikten kaçma şansını tamamen yitirmişler demektir. Bu noktada kara deliğin müthiş çekim kuvveti devreye girer. Öyle ki, evrenin başka bir yerinde böyle güçlü bir çekim kuvveti yoktur.

Haber Almak İmkansız

Einstein‘ın  rölativite teorisine göre, güçlü çekim bölgelerinde zaman çok yavaş geçer. Uzay gemisi, olay ufkuna yaklaştıkça, gittikçe zaman yavaşlar. Dışarıdaki bir gözlemciye eşit aralıklarla sinyal gönderildiğini düşünürsek, zamanın yavaşladığı anlaşılır. Uzay gemisinde bulunan uzayadamı, sinyal gönderdiğini düşünse de, kara delik dışındaki bir gözlemci, iki sinyal arasının gittikçe uzadığını kaydedecektir. Oysa, geminin içindeki uzayadamı, sinyalleri düzenli olarak göndermektedir. Araç olay ufkunun ötesine geçince, onu tekrar ne görebilir ne de işitebiliriz. Alman gökbilimci Karl Schwarzschild‘e göre, kara deliğe düşen uzayadamı, merkezde tekillik olarak tanımlanan sonsuz yoğun noktaya kadar sürüklenecektir. Bir anda sonsuz sıkışmış noktanın parçası olarak delikte âdeta donup kalacaktır.

Kara Delik Dönüyorsa

Kara Delik Dönüyorsa

Evrenin tümü dönen cisimlerle doludur, kara deliklerin bunun dışında olduğu düşünülemez. Teoriye göre, kara delikler çoğu yıldızdan daha hızlı dönmektedirler. Uzayadamı, dönen bir kara deliğe rastlamışsa, bu kez geçireceği deneyler, öncekinden çok daha değişik olabilir. Olay ufkuna doğru düşmeye başlarken, dümdüz içeri düşmez. Kara deliğin yüksek hızı nedeniyle önce yanları savrulur. İşte bu noktada manzara oldukça karışıktır. Kara deliğin içine düşerse, orada azalıp çoğalan sonsuz güçler tarafından yok edilecektir. Kara delik, aynı zamanda elektrik yüklüyse durum farklıdır.

Dönüş Yok!

Elektrik yüklü kara delikte, dış ufkun içinde yer alan ikinci bir olay ufku vardır. Teorilere göre, burası evrenin geçitidir. Bu bölge başka bir evrenle birleşmiştir. Burada uzay ve zaman tekrar rolleri değişirler. Böylece uzayadamı, dış olay ufkunda yol alırken, kendini iç olay ufkunda bulur. Burada zaman ve uzayı tekrar kontrolü altına alabilmesine rağmen, bir daha kendi eski evrenine dönemeyecektir. Şimdi diğer bir evrendedir…

Anti-Evren

Dönen kara deliğin elektrik yüklü olduğunu düşünelim. Buradaki iç olay ufku da teorik olarak bir diğer evrene varır. Fakat, artık tekillik, nokta değil, halka şeklindedir. Uzayadamı, halkaya yönelebilirse, kendini bizimkinden farklı bir evrende bulur. Burada çekim, iki cismi çekeceği yerde itmektedir. Uzayadamı artık antievrendedir. Bulduğu evrenin içinde de, dönen aynı kara delik bulunacaktır. Geleceğin uzay gezginlerinin, dönen kara delikler içindeki böyle tüneller arasından, evrenden evrene sıçrayarak yolculuk yapabileceklerini düşünmek ise gerçekten ürkütücü…

Başka Sürprizler

Dönen bir kara deliğin içine düşen uzay yolcusu için daha başka sürprizler de vardır. Uzayadamının ayaküstü düştüğünü varsayalım. Deliğe yaklaştıkça ayağı, başından daha çok çekim kuvvetini hissedecektir. Bedenindeki bu çekim farklılığı, deliğin iç kısmına düşerken, onu çekip uzatacaktır. Bu sorun, daha küçük kara delikler için daha kötüdür. Onlarda çekim kuvveti uzaklıkla çok şiddetli olarak değişir. Bu etki, öyle belirgindir ki, çekim, gittikçe uzayın yapısını küçük parçalara ayırır. Yaratılan bu madde tanecikleri, olay ufkunun dışına sızar. Uzay yayılan bu tanecik sızıntısı, Stephen Hawking tarafından kara deliklerin genişlemesi ve buharlaşması şeklinde tanımlanır.

Galaksimizde VRadio Galaxy Centaurus A ar mı ?

Eğer bir kara delik çok ağırsa, o zaman çekim, delikten uzaklaştıkça çok az olarak değişecektir. Uzayadamının olay ufku içindeki yolculuğu boyunca hayatta kalma şansı yükselecektir. Bu tip kara deliklerin, galaksilerin doğumları sırasında merkezlerindeki yoğun maddenin sıkışmasıyla ortaya çıktıkları düşünülmektedir. Bir bölüm gökbilimci, galaksimizin merkezinde Güneş’ten 5 milyon kez daha ağır bir kara deliğin varlığından söz ediyor. Ayrıca M87 galaksisinin merkezinde de Güneş’ten bin kez daha ağır bir kara deliğin bulunduğu iddia ediliyor.

Ak Deliğe Doğru

Ak Deliğe Doğru

Gezegenimiz, tehlikeli yolculuğunu sağlimen atlatabilirse, kendini yeni bir evrende bulur. Yeni evren için geçit yeri olarak kullanıldığı yer, artık bir kara delik değil, tam tersi bir ak deliktir. Bir kısım gökbilimciler kuasarların birer ak delik, yani öbür evrenlerden bizim evrenimize açılan bir pencere olduğunu öne sürmektedirler. Uzayadamı, kara delikten içerilere düştüğü gibi ak deliğin içinde de dışa doğru yapacağı yolculuk sonunda olay ufkunda ortaya çıkabilir. Bu durumda, ak delikler, görünen madde ve ışığı, bitmez tükenmez çeşme gibi fışkırtan birer kozmik fıskıyedirler.

İnsanlığın Yazgısı

Kara deliklerde hüküm süren uzay-zaman ilişkisi anlatıldığı gibiyse, evrende çeşitli bölgeleri farklı zamanlar içinde birbirine bağlayan yollar olmalıdır. Böyleyse, kara delikler acaba bir zaman makinesi olarak kullanılabilirler mi ? Bu türden şaşırtıcı sorulara şimdilik kesin cevap verilememektedir. Tüm düşünce yöntemlerimiz kara delikte geçirilecek olaylar karşısında iflas edebilir. Her nasılsa bu tür deneylerden vazgeçmek, bir gün insanlığın kaçınılmaz yazgısı olacaktır. Kara delikler üzerine kuramsal olduğu kadar, CygX-1 tipi çift yıldızlar, M87′deki kara delik ve kuasarlar gibi gözlemsel veriler üzerinde de çalışılmakta. İçine girerek onu anlatmaya çalışan gözü pek bir uzayadamı bize gözlemlerini anlatmadıkça, kara deliğin içindeki olayların cevabından hiçbir zaman emin olamayacağız…