Daylight - Oyun İncelemesi

AMACIMIZ ZANGIRDAYA ZANGIRDAYA TİTREMEKTİ… LAKİN…

AMACIMIZ ZANGIRDAYA ZANGIRDAYA TİTREMEKTİ… LAKİN…

Umutlarını bağımsız oyunların çıkış takvimine bağlamış olan biz ölümlü korku severlerin şu son günlerde zilleri takıp oynaması gerekirdi. Uzun süredir beklenen korku – gerilim ürünleri raflarda birer birer yerlerini alırken, hayal kırıklıkları da üst üste gelmeye başlayınca kurtlarımızı dökme planlarımız başka baharlara kaldı!

Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız, Amnesia: Machine For The Pigs hezimetinin ardından, hayal kırıklıklarına bağışıklık kazandığımızı düşünmüştük. Fakat Zombie Studios, bu türden yargılara varmak konusunda fazla aceleci davranmamamız gerektiğini bir kere daha hatırlattı bizlere. Daylight, hiç kuşkusuz türün tartışmasız en yavan örneklerinden biri olmaya üst sıralardan adaylığını koyacak denli kof bir korku – gerilim güzellemesi!

En kaba şekliyle, Daylight; Outlast ve Amnesia gibi türün en kallavi iki hitinin evliliğinin üzerine Fatal Frame rendelenmiş hali! Bu referanslar elbette ki oyunun eksi hanesine işlenecek cinsten değil fakat ZS ekibi, oyunun üzerine kapakladıkları klişeleri işletme zahmetine girmeksizin, kendi rutini içerisinde çalkalana çalkalana eriyip biten bir oyun çıkarmışlar karşımıza. Dolayısıyla ne Amnesia’nın o organik(!) gerilim numaraları ne Outlast’in adrenalin zerk eden aksiyon “an”ları ne de Fatal Frame’in stiline Daylight’ta rastlamak mümkün! Bir noktadan sonra oyundaki yegane amacımız yeni kapıları ve geçitleri açmak ve etrafta dolanan hayaletler ile köşe kapmaca oynamaktan ibaret bir hal alıyor!

Zombie Studios ekibi bu bağlamda oldukça tahmin edilebilir hamlelere sahip bir ürün çıkarmış ortaya. Yayınlanan video ve ön incelemeler sebebiyle oyuncuların merak çıtasını yükselten ekip, korku severlere fenalık geçirten (elbette ki olumsuz anlamda) son derece kaba bir matematiğe başvurmuş. Nihayetinde karşımızda Outlast’in haklı başarısının ucundan köşesinden nemalanmaya çalışan bir oyun çıkmış çıka çıka.

Açıkçası yaratılan suni beklentinin çok çok altında seyreden bir oyun Daylight… Vaadlerinin altında ezilmesinin en önemli sebebiyse korku – gerilim klişelerini doğru kullanamaması olmuş. Gıcırdayan kapılar, aniden önümüzde zörtleyen hayaletler, kulak zarımıza tekme tokat girişircesine çalan telefonlar… Bu rotasyon bir süre sonra o kadar rutin bir hal alıyor ki, oyunun atmosferini beslemesi gereken bu bileşenlerin hepsi bir süre sonra gereksiz bir kalabalığa yol açıyor! Bu türden stratejik hatalar, Dayligt’ın totalde dar ve klostrofobik koridorlarda oradan oraya şuursuzca koşturduğumuz bir oyun olarak hatırlanmasını sağlayacak eksiklikler!

Son dönem korku – gerilim oyunlarının başvurduğu gibi yine geçmiş ile hesabını kesmenin derdine düşmüş bir karakter var karşımızda. Sarah’nın vücudunda aniden beliren dövmeler, etraftan topladığı objeler ve durmadan gevelediği histerik fısıltılar öykünün can damarlarını oluşturuyor. Bir de bunun üzerine yerli yersiz maruz kaldığımız “zaman – mekân” sıçramaları gerçekleşince, öykü bazındaki klişe çatısı rahat rahat dikilmiş oluyor!

Karşımızda yine geleneksel bir korku öznesi haline gelen “hastaneye tıkılıp kalmış talihsiz bir karakter” var (e yok artık!). Sarah’nın karanlık koridorlardan sıyrılarak gün ışığına çıkma mücadelesinde kendisine eşlik ederken kah sıkıntıdan patlıyor, kah duvarları tırmalıyor kah oyunun başından kalkarak kendimize gelmek için bir iki volta atıyoruz. Nihayet sıkıntıdan kendimize zarar verecek hale gelmeden oyun noktalanıyor ve rahat bir nefes alıyoruz!

Daylight, tanıtımı yapıldığı gibi Unreal Engine 4 motorunu layıkıyla kullanabilen bir oyun değil! Bu sebeple, oyunun tanıtım sürecinde ZS ekibinin yaptığı abartılar da haliyle havada kalmış oluyor. Diğer yandan yaratık modellemelerinin de pek iç açıcı olduğu söylenemez. Yine de ZS ekibinin atmosfer yaratma konusundaki maharetlerini teslim etmek gerekir. Her ne kadar bu konuda rakiplerine gereğinden fazla öykünmüş olmasına rağmen, onların yanına yanaşamamış olsa da, aşağı yukarı iki saatini bağımsız bir korku oyununa ayırmak isteyenler için ortalama bir deneyim sunuyor.

Sözün özü, zaten kısa süren bir senaryonun ritmini bile adam akıllı tutturamayan ZS ekibinin bu girişimine iyi niyetli yaklaşabilmek pek de mümkün değil! Daylight, öykünün geçtiği karanlık koridorlar gibi, tarihin kuytu köşelerinde silinip gidecek bir gerilim fiyaskosu!