KÜÇÜKTÜM, UFACIKTIM!
“Bir çocuğun gözünden, yetişkinler aleminde göremediklerimiz” fikri en sığ haliyle bile fazlasıyla besleyici bir damara sahip kabul etmek gerekir. Sinema ve edebiyat arenasının, galon galon altına işeyen, ayakta durmasını bile bilmeyen veletlerin karşısına diktiği aynalar, başka evrenlere açılan dolaplar ile ilgili bitmek tükenmek bilmeyen üretimleri; tıpkı o dolapların, aynaların açıldığı fantastik diyarlar misali sonsuz bir yaratıcılık barındırıyor bünyesinde!
Bizler her ne kadar bahsi geçen kimyanın eli yüzü düzgün örneklerine alışık olsak da, bu alandaki açlığımızın kısa vadede dinebilmesine imkân yok gibi görünüyor! Heart Of Darkness’tan bu yana her boydan veletin sürüklendiği çeşit çeşit paralel evrenin biz oyun severlere altın tepside sunulduğu Carolesk (fiyakasız bir tabir olsa da idare edelim şimdilik) konsept; bizim gibi hazır alıcıları uzun bir süre daha idare edecektir muhtemelen.
Gel gelelim Among The Sleep aslında yukarıda sayıp döktüklerimden biraz daha bağımsız bir yapıya sahip. Hatta bir adım daha ileri gidecek olursak, bu zamana kadar pek çok yapımcının aklında dönüp durmuş bir proje olması bile muhtemel. Krillbite Studio ekibinin devreye girdiği noktaysa, fikir aşamasında bile yeterince yaratıcı görünen bu projeye son derece işler dokunuşlarda bulunmuş olması!
Oyunda 2 yaşındaki bir çocuğu yönetiyoruz. Annemizin ilgi, alakasından ve yaşadığımız evin cafcaflı tasarımından anladığımız kadarıyla, üst orta sınıfın bir adım gerisinde takılan bir aileye mensubuz. Şirin bir velet olmamız da kuvvetle muhtemel. Fakat bir gün şen kahkahalarımızla renklenen evin kapısı çalınır ve sevgi dolu sözlerini bizden esirgemeyen biricik annemiz bir hediyeyle tepemizde dikiliverir.
Hediye faslının ardından muhtemelen yüzümüzde şapşal bir gülümsemeyle daldığımız uykunun hemen ardından da ürkütücü bir kâbusun pek de şefkatli olmayan kollarında uyanırız. İşte oyunumuzun bütün içeriği de aslında bu kâbustan ibarettir! Tabi Krillbite ekibi, oyun severler için her ne kadar tamamen klişelerden arındırılmış bir öykü sunmasa da, referans noktaları açısından oldukça zengin ve konsept anlamında da farklı suları kulaçlayan bir korku – gerilim deneyimi sunuyor orası kesin.
Öncelikle bu zamana kadar 2 yaşında bir karakteri kontrol ettiğimiz bir video oyun örneği varsa da hatırlamama opsiyonuna sığınarak bu tercihin, Krillbite ekibinin ince ince işlediği korku – gerilim atmosferinin ana damarlarını başarılı bir biçimde beslediğini söyleyebilirim. Hatta bir adım daha ileri gidip tabirin suyunu çıkartmak gerekirse; oyunda iki yaşında üç beş adımda bir tökezleyip yere kapaklanan bir çocuğu mu yoksa hayal gücümüzün kurbanı olan kendi geçmişimizden bir kesiti mi kontrol ettiğimiz fikri bile yoruma fazlasıyla açık! Zaten yaratıcı ekibin başarısını perçinlediği nokta da tam olarak burası! Odamızdaki ışıkların kapalı olduğu ve sandalye üzerine asılmış bir paltonun karanlıkta Gulyabani gibi göründüğü o kadim günleri hem konsept anlamında hem de manevi anlamda çok çok gerilerde bırakmış olmamızda rağmen, Krillbitegiller, o dönemlerimize özgü bütün bu algı yanılmalarını tarihin karanlık köşelerinden çekip çıkararak önümüze dikmeyi başarmış!
Kabul etmemiz gerekir ki, kağıt üzerinde oldukça parlak görünmesine rağmen, iki yaşındaki ana karakterin yönetimi konusunda simülatif bir formalliğe saplanan bir oyunla da karşı karşıya kalmamız muhtemeldi. Fakat Among The Sleep, sadece bu fikre saplanıp kalmamış, oldukça zengin bir tek mekan gerilimi çıkarmış ortaya. Öyle ki, sıradan göz yanılmalarıyla başlayan bir yolculuk, zengin fantezi enstrümanlarıyla alabildiğine beslenmiş!
Oyunda, çevredeki hemen hemen her şeyler etkileşime geçebilmemiz de bu mevcut fikri diri tutmuş diyebilirim. İki yaşında ayakta dikilmeyi zor başaran bir velet olarak gücümüzün yettiği her şeyi hareket ettirebilme gibisinden bir opsiyonumuz var. Fakat bu opsiyondan dolu dolu yararlandığımızı söyleyebilmek pek doğru sayılmaz. Son dönemde karşımıza çıkan indie oyunların olmazsa olmazı haline gelen fizik hataları, optimizasyon sorunları Among The Sleep’te de mevcut. Yine de karşımızda bu hatalarının üzerine toprak atabilmeyi başarmış bir bağımsız korku – gerilim çeşitlemesi duruyor! Bir saniye bir saniye… O palto hareket mi etti az önce!!!
Among The Sleep genel olarak başarılı bir atmosfere sahip. Klasik sıçratma taktiklerine pek fazla prim vermeden, yarattığı başarılı atmosferle kısa sürede oyun severleri kucaklamayı başarıyor. Nihayetinde sürekli rüya – gerçek yanılgısı arasında mekik dokurken, bütün bu olan bitenin gerçek olamayacağına kendinizi inandırdığınız halde oyuna gömülüyorsunuz. Zaten öykünün çeşnisini zenginleştiren bir diğer itici güç, yaratıcı ekibin, öykünün gelişim sürecini oynanış süresine başarılı bir biçimde yedirebilmiş olması!
Oyunun ortalamanın üzerinde başarılı sayılabilecek grafik atmosferini bütünleyen en önemli unsur başarılı ses kurgusu. Hatta önemli bir kısmı karanlıkta geçen Among The Sleep için sesler hayati bir önem taşıyor. İşitsel tercihler, bu karanlık ortamda sanrılarınızı besleyip, algılarınızı tarumar edecek bir güce sahip. Öyle ki oyunda korku – gerilim kotasının önemli bir kısmını doğru ses kullanımı doldurmuş dersek hiç de abartıya kaçmış olmayız! Eğer kallavi bir ses sistemine sahipseniz, korkumetrenizin tavan yapacağını garantilemiş olursunuz!
Bütün bu ıvır zıvırın ardından söylemek gerekir ki Among The Sleep klasik gerilim konseptinin fazlasıyla uzağında. Bu gün hem kendi janrının yaslandığı bileşenlere sırt dayama pişkinliği göstermeyen, kolaycılığa kaçmayan hem de türe belli başlı yenilikler getirebilmeyi başaran bir oyun! Elbette ki teknik anlamda pek çok öncülünün gerisinde kalsa da, bu boşlukları kıvamında bir öykü ile doldurmuş gibi görünüyor. Biraz ekşimiş bir tabir olsa da gösterdiklerinden ziyade hissettirdikleriyle yaşattığı o garip zaman yolculuğu sebebiyle tüm bünyenize sinsi sinsi işliyor. Kısa oynanış süresine rağmen, hiçbir şekilde sarkmayan, dozu başarılı bir biçimde tutturulmuş bir korku gerilim silsilesi duruyor karşımızda!