Dalış dediğimizde aklımıza ilk gelen hep Cousteau olur, ama tarihte ilk kez dalıştan bahsedilmeye başlanması Sümerlere dayanıyor. Gılgamış destanına göre ölümsüzlüğü arayan kahraman, ölümsüzlük otunun denizin dibinde olduğunu öğrenmiş, ve onu aramaya başlamıştır. Sonrasında ise aslında onu ölümsüzleştirenin ot değil, dalışın kendisi olduğu ortaya çıkmıştır.Nitekim halen 5.000 yıl önceki efsane insanlar tarafından bilinmektedir.
Bazı bilim insanları dalışın tarihini gılgamıştan daha geriye de taşımaktadırlar. Bazı maymun türlerinin su içerinde avlandığı, bu türün hedefini yukarıdan izleyebilmek için ayağa kalktığı ve o şekilde su içerisinde yürüdüğünü ifade etmektedirler. 4 ayak üstünde gitmek nefes almasını zorlaştırmaktaydı. Bu tür primatlar sonrasında nefeslerini tutup dalmayı öğrenip bu şekilde evrimleştiler ve işte yunuslardaki işlevini yitirmiş kollar bunun eseridir gibi. Bu tür primatların en büyük özelliği ise yüksek protein nedeniyle daha zeki olmaları ve şu anda bizlerde olduğu gibi, mevcut maymunlarda olmayan parmak arasındaki perde gelişimidir.
Adı bilinen ilk dalgıç Skylisas olup, Pers hükümdarı herkesin bildiği Kserkses in emrinde çalışmıştır. Heredotun kitaplarında adı geçer.
Dalgıçlar özellikle batan gemilerdeki hazineyi çıkarmak konusunda çalıştırılmışlardır. Ganimetten aldıkları payında bir oranı vardır. 8 metreden derindeki bir hazinenin çıkarılmasında dalgıcın payı 1/2, 4 metreden çıkarılması durumunda 1/3, daha sığda ise 1/70 oranındaymış. Rodos yasaları açıkça bu oranın uygulanmasını emretmiş.
İlk dalgıçlar dalarken ellerine taşlar alıp onlarla suya atlar sonrasında taşları aşağıda bırakıp çıkarmışlar. Sonrasında bu taşlara şekil verip halka haline getirmişler ve ucuna ip bağlayarak kullanmaya başlamışlardır. Taşı tekrar kullanabilir hale getirmişlerdir.
Türk donanmasındaki dalgıç sınıfına Sömbeki adı verilirdi ve Avrupanın en iyi dalgıçlarıydı. Sünger avından dolayı becerikli ve bilgiliydiler.
İlk kapalı devre dalış sistemini 1680 yılında İtalyan Borelli yapmış ama uygulanamamıştır. Keçi derisinden yapılmış bir hava tulumu şeklinde bir sistemdir.
1700 lü yıllarda kompresörün bulunması dalışın yüzeyden beslemeli olarak yapılmasına olanak sağlamıştır. Tabi sorunların hepside gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
İlk bağımsız sistemlerden birisi 1885 yılına Lambert tarafından bulunmuş, 48 metreye dalış yapılmıştır. Sonunda vurgun yenmiş,konu ta Prof. Haldana kadar gitmiştir. İlk dekompresyon tablolarını hazırlamıştır.
1943 yılında Gagnan ve Cousteau ikilisi bildiğimiz regülatörü geliştirmiş ve asrın haydutları (mezar soyguncusu) haline gelmişlerdir. Adı da Aqua-Lung konulmuştur.
Tosun Sezer ve Baskın Sokullu isimli iki süngerci de Türk aklını ortaya koyarcasına, regülatörün ikinci kademesine, kopmresörü bağlayarak nargile dediğimiz sistemi geliştirmişlerdir. Sudan çıkarkende vurgun yememek için beklemeler yapıp bunun adınıda Aksona koymuşlardır.
En derine dalan ilk Türk, Albay Vedat Dora dır 100 metreye inmiştir.