Curtis, evli ve bir kız çocuğu babası olan sıradan bir adam. Her sabah işe gidiyor, işini yapıyor ve akşam eve dönüyor. Güzel bir evi, bir bahçesi ve bir de köpeği var. Ancak Curtis tuhaf kabuslar görmeye başladıktan sonra ilk olarak köpeği alır nasibini. Rüyasından oldukça etkilenen Curtis, köpeğinin ona bir şey yapacağından korkup onu bahçede, tellerle örtülü bir alana hapseder.
Filmin hemen başında, Curtis’in bu tuhaf kabuslarını izliyoruz. Rüyalarına dayanarak yakında inanılmaz bir fırtınanın geleceğine inanıyor ve nasıl önlem alabileceğini düşünüyor. Her sabah terler içinde uyanan Curtis, gerçek ile hayali artık ayırt edemez duruma gelince, önce bir psikologa, ardından da şizofreni hastası olan annesine danışır.
Spoiler vermeden filmden daha fazla bahsedemeyeceğim. Jeff Nichols‘ın yazıp yönettiği Take Shelter – Sığınak farklı ödül törenlerinde aldığı 26 ödülün hakkını veriyor açıkçası. Film her ne kadar sakin ve ağır işliyor gibi gözükse de aslında sürekli bir gerilimin olduğunu hissedeceksiniz.
Michael Shannon ve Jessica Chastain‘in oyunculukları da buna katkı sağlıyor. Ancak Take Shelter – Sığınak, sadece bir gerilim filmi değil. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz toplum, dayanışma, sevgi, endişe ve korku da çok güzel bir şekilde işlenmiş.
Fazla söze gerek yok. Oscar ödüllerine aday gösterilen onca film, bence bu film kadar güzel ve etkileyici değil. ama kararı siz verin.