Günlük hayatımızın en net problemlerinden biri ani öfkelenmeler olarak göster ilebilir. Özellikle iş ortamı içerisinde yoğun stres ile birlikte gerçekleştiği gözlemlenebilmektedir.

Günlük hayatımızın en net problemlerinden biri ani öfkelenmeler olarak göster ilebilir. Özellikle iş ortamı içerisinde yoğun  stres ile birlikte gerçekleştiği gözlemlenebilmektedir. 

Öfke, insanlar tarafından genellikle tamamen olumsuz bir şekilde değerlendirilir. Ancak öfke bir çeşit duygusal boşaltım yöntemidir. Bu sayede biriken duygu salınımı gerçekleşmiş olur. Öfke olayı  olumsuz bir şekilde etiketlenmiştir. Bu durum genel olarak toplum konsepti içerisinde değerlendirilebilir. Toplum, öfke için bastırılması gerekilen bir eylem olarak görmektedir. İnsanlar öfkelenmemeliyim şeklinde düşündükleri için daha fazla öfkelenebiliyorlar. Bu tip şartlanmalar genellikle ters yönde gerçekleşiyor. Bu açıdan bakıldığında insanoğlu olarak duygusal boşaltımların gereksiz ve zararlı olmadığını anlamalıyız. Öfkelendiğimiz anda o ortamı terketmeli ve oradan uzaklaşmalıyız. Öfkemizi başka bir insan üzerine kusmamalıyız. Özellikle haklı olmanın öfkeli olabilme hakkı vermediğini gözden geçirmeli, bu alandaki düşüncelerimizi yeniden tartmalıyız.

Öfke tam olarak kontrol edilmesi gereken birşey değildir. Ancak toplumda bu şekilde kabul edilmektedir. Bu nedenle ergenlik yaşlarından itibaren bireylerde gerçekleşen öfke aynı zamanda bir suçluluk duygusu yaratmaktadır. Öfke olayını izleyerek olumlu bir enerji elde etmek mümkün. Öfke bastırdığımız duygu ve düşüncelerin isteğimiz dışında açığa çıkması olayıdır. Öfkelendiğimizi anladığımız andan itibaren kendi hal ve hareketlerimizin farkında olursak davranışlarımızı kontrol edebiliriz. En sağlıklı tercih öfkenin başladığı andan itibaren öfkelendiğimiz bireyden uzaklaşmak olabilir. Aksi takdirde olumsuz sonuçlarla karşılaşabilir ve pişman olabileceğimiz eylemler içerisinde bulunabiliriz.

Ayrıca “Başaramadığınızın üstüne düşün” ya da “Hayal gücü”  başlıklı makalelerimize de göz atabilirsiniz.