Teşkilat-ı Mahsusa Osmanlı Devleti’nde istihbarat çalışmaları özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru, ayrılıkçı hareketler ve ayaklanmaların yaşanmasıyla birlikte önem kazanmıştır

Teşkilat-ı Mahsusa; Osmanlı Devleti’nde istihbarat çalışmaları özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru, ayrılıkçı hareketler ve ayaklanmaların yaşanmasıyla birlikte önem kazanmıştır. Osmanlı gibi üç kıtaya yayılmış, çok uluslu bir devletin elbette modern tarzda gizli bir istihbarat örgütüne ihtiyacı vardır.  Balkan Savaşı’nın da getirdiği kötü sonuçlarla birlikte bu durum kaçınılmaz bir hal almıştır. Nihayet 17 Kasım 1913 tarihinde Enver Paşa tarfından, devletin birliğini gözetmek, ayrılıkçı hareketlerle mücadele etmek ve özellikle yabancı devletlerin Orta Doğu’daki istihbarat ve gerilla faaliyetlerine karşı koymak amacıyla tam da böyle bir örgüt kurulmuştur. Teşkilat-ı Mahsusa adıyla kurulan örgütün ilk başkanı Kurmay Binbaşı Süleyman Askeri Bey’dir. İkinci başkanı Ali Bey Başhampa ve son başkanı da Hüsamettin Ertürk olarak bilinmektedir.

Teşkilat-ı Mahsusa’nın Görev Sahası

Teşkilat-ı Mahsusa’nın Görev Sahası

Teşkilat-ı Mahsusa tarafından Yakın Doğu ve Kafkasya’da görevlendirilmek üzere gerilla tarzı küçük birlikler kurulmuştur. Teşkilatın bu coğrafyadaki önemli faaliyetlerinin arasında, Bingazi’de propaganda çalışmalarına girişen Bingazi milletvekili Yusuf Şetvan Bey ile Esseyid Şerif Ahmed Es Sünusi’nin İstanbul’a bir Alman denizaltısıyla kaçırılması ve İngiliz ajanı Thomas Edward Lawrence‘a (Arabistanlı Lawrence) karşı yapılan hareketler sayılabilir. Kafkasya ise teşkilat tarafından Orta Asya’ya düzenlenecek seferler için bir sıçrama tahtası niteliğindedir. Trabzon ve Artvin kıyılarından Kafkasya içlerine ajanlar sokularak Rusya’nın askeri durumu hakkında bilgi toplanmış ve ayrıca Osmanlı ordusu buraya girdiğinde gerekli yardımın sağlanabilmesi için teşkilatlanma yoluna gidilmiştir.

Kuşçubaşı EşrefOrta Asya’ da yürütülen faaliyetlerin en önemli aktörleri Rauf Bey (Orbay) ve Ömer Naci Bey’dir. İran üzerinden Hindistan ve Afganistan bölgesindeki İngilizlere karşı koymak için giriştikleri hareketler Almanlar tarafından engellenmiştir. Rauf Bey İstanbul’a dönmesi emredilmesine rağmen bazı birlikleri İran’da bırakmıştır. Bu birlik Afganistan’a girmiş, bazı elemanlar ise Hindistan’a geçerek istihbarat faaliyetlerinde bulunmuştur. Hindistan’a gidenler arasında, İngiltere’ye karşı propaganda yapmak için görevlendirilen Kuşçubaşı Eşref ve arkadaşları bulunmaktadır. Fakat Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Enver Paşa, Kuşçubaşı Eşref’e İstanbul’a dönmesini emretmiştir. Kuşçubaşı daha sonra Arabistan Bölge Sorumlusu olmuştur. Ömer Naci Bey ise emrindeki gönüllü birlikle beraber 12 Ocak 1915 tarihinde Tebriz’ e gitmiş ve burdan Ahraz’a ulaşarak petrol boru hatlarını tahrip etmişlerdir.

Teşkilat-ı Mahsusa, Trakya bölgesinde ise Sırplara ve Yunanlara karşı istihbarat faaliyetlerinde bulunmuştur. 1913 yılında Batı Trakya Cumhuriyeti’nin kuruluşunda teşkilatın kurucu subayları önemli rol oynamıştır. Kuşçubaşı Eşref tarafından 1915′de Mısır’ın kanal bölgesindeki çalışmalar da önemli faaliyetler arasındadır.

Teşkilat Kabuk Değiştiriyor

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti’nin imzaladığı Mondros Ateşkesi ile resmen sona ermişti. İşgalci güçlerin kendilerine karşı önemli ve şiddetli bir mücadele veren Teşkilat-ı Mahsusa’yı cezalandırması tabiki kaçınılmaz bir durumdu. Teşkilatın bu süreci en az zararla kapatması ve bunu için yeniden örgütlenmesi gerekliydi. İttihad ve Terakki Hükumeti’nin önde gelenleri teşkilatın geleceğiyle ilgili önemli kararlar almışlardı. Teşkilatın başına getirilecek olan Hüsamettin Ertürk, 5 Aralık 1918 tarihinde, İttihadçilerin İstanbul’u terketmelerinden bir kaç gün önce, Enver Paşa’nın Kuruçeşme’deki yalısında, kendisiyle yaptığı görüşmeyi şöyle aktarır:

Enver Paşa“Şimdiye kadar vekaleten bakmakta olduğun Teşkilat-ı Mahsusa’ya bundan sonra riyaset edeceksiniz… Teşkilat-ı Mahsusa’yı resmen lağvedeceksiniz, fakat hakikatte bu teşkilat asla ortadan kalkmayacaktır… Teşkilat-ı Mahsusa’nın bundan sonraki ismi “Umûm Âlem-i İslam İhtilal Teşkilatı” olacaktır. Muhaberelerimiz hep bu titr üzerine cereyan edecektir. Siz Türkiye’de bu teşkilatın İstanbul Şubesi Reisisiniz. Onu kuran benim, sizi seçen benim, yakında bu teşkilatın heyet-i merkeziyesi Berlin’de toplanacaktır.”

Umûm Âlem-i İslam İhtilal Teşkilatı adına yapılan herhangi bir çalışmaya rastlanamamıştır. Enver Paşa ve arkadaşları bir Alman denizaltısıyla yurt dışına çıktıktan sonra Hüsamettin Ertürk,  Bahriye Nazırı Müşir İzzet Paşa’nın isteği doğrultusunda Teşkilat-ı Mahsusa’yı tasfiye etmiştir. Fakat depolardaki silahlar ve cephane Anadolu’ya sevk edilmek üzere saklanmıştır.