Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, son kitabı "Kırmızı Saçlı Kadın" için tertip eden imza etkinliğinde İstanbullu okuyucularıyla buluştu.
Kanyon D&R'da gerçekleşen etkinlikte gazetecilere izahlarda bulunan Pamuk, 14 ay önce "Kafamda Bir Acayiplik Var" kitabının imza gününü yaptığını belirterek, "Etkinlik yeniden çok kalabalık, çok mutluyum" diye konuştu.
Pamuk, kitabın kendi ölçülerine göre kısa ve tez okunan bir roman olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"İmza günlerinin güzelliği; biz yazarların masamızda yapyalnız çalışırken hayal ettiğimiz okuyucunun, gerçek, kanlı canlı, bize gülümser ve mutlu eden tatlı sözler söylemesi ve bizim de onlara aynı şekilde hitap edebilmemiz. Harbiden tek tek, hepsi birbirinden değişik insanların kitap ile ilgili farklı reaksiyonlarını duyuyorum. İmza günlerini, okurun yazara reaksiyonlarını paylaşmak istediği etkinlikler olarak görüyorum."
Okuyucular açısından imza günlerinin ehemmiyetine işaret eden Pamuk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Okur, kafasının bir köşesinde, dumansı bir şekilde, tam net açık bir şekilde kim olduğunu düşündüğü ve etkilendiği yazarı hem merak eder hem tanımak için kuyruğa girer. Bize iki tatlı söz söylerler, biz de onlara bir iki tatlı söz söyleriz. Bu, çok güzel bir duygu, başka diğer bütün yazarlara da kısmet olmasını diliyorum."
"Baba-erkek çocuk ilişkisini 30 sene süresince düşündüm"
Orhan Pamuk, "Kırmızı Saçlı Kadın" romanı, 1988'de "Kara Kitap" isimli yapıtını yazdığı sırada, Heybeliada'daki evinin yanındaki arsada gördüğü usta-çırak ilişkisi üzerine zihninde şekillenmeye başladığını ifade etti.
Romanı 28 yıl sonra yazdığını vurgulayan Pamuk, şöyle konuştu:
"Yandaki arsada bir kuyu kazılıyordu ve orada kuyucu ustası ile çırağı arasındaki ilişkiyi gördüm. Bütün gün çalışıyorlardı ve akşam olunca da taşınır televizyonlarını açıp, yemeklerini yiyorlardı. Sabah erkenden kalkarlardı. Baba-oğul, usta-çırak, iktidar-fert, otorite-özgürlük ilişkisini takriben 30 yıl boyunca düşündüm. Nihayetinde 'Kırmızı Saçlı Kadın' hikayesinin dışında, baba-oğul ilişkisine odaklanmam gerektiğini hissettim. Roman, bu arada 16 yaşında olan bir liseli çocuğun hayattaki ilk cinsel tecrübenini yaşayışını ve bunun neticelerini, babalık-oğulluk, iktidar, hayal gücü ve başkaldırı etme duygularını da ele alan bir roman."
Eski kitaplarının okunurken dikkat ve gayret gerektirdiğinin vurgulayan Pamuk, son romanı ile ilgili şu yorumu yaptı:
"Bu kitabın imzalarından da görüyorum ki ilk kez çok daha geniş bir okuyucuya erişti. Belki kitabın kısa, kahramanın genç olmasından, belki de hepimizin kafasının içinde olan daha önceki efsanelere dayanmasından bu kadar anlaşıldığını ve sevildiğini düşünüyorum." dedi...