III. Vlad yani bizim bildiğimiz namıyla Kazıklı Voyvoda...

III. Vlad yani bizim bildiğimiz namıyla Kazıklı Voyvoda.. Osmanlılara yenilen babası, onu 1442 yılında Osmanlılara rehin olarak vermişti.. Bir süre Osmanlı’da iç saraylarda görevlendirildi. Daha sonra Osmanlılardan kaçarak Eflak’a gitti. 1448'de İkinci Kosova Savaşı sonrasında Eflak Voyvodası olma girişiminde bulundu, ancak kısa bir süre sonra Macarlıların desteklediği Eflak Voyvodası II. Vladislav tarafından bozguna uğratıldı ve Boğdan’a sürgüne gitti.

Daha sonra Erdel Beyi Janos Hunyadi’yle yakınlaşarak kendisi için iyi bir fırsat bekledi. Erdel beyi János Hunyadi 1456'da Belgrad şehrini Osmanlı saldırısına karşı savunmaya giderken Vlad’ın komutasına güney Erdel’in savunmasını sağlamak için bir ordu verdi. Tam da Vlad’ın istediği bir ordu.. Bu durumdan faydalanan Vlad Eflak’a bir sefer düzenledi ve II. Vladislav’ı öldürerek III. Vlad adıyla Eflak voyvodası oldu.

Bu görevi 1456'dan 1462'ye değin sürdürdü. Bu tarihler arasında elçileri ve esirleri çeşitli yöntemlerle cezalandırdı ve idam etti; bu yöntemler arasında en ünlüsü olan “kazığa geçirme”, ölümünden sonra kendisine “Kazıklı Vlad” adının verilmesine neden olacaktı.

Vlad 1459 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na vergi ödemeyi reddetti ve Macarlarla ittifak yaptı. 1460-1461 yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan’a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerledi. 23.000 Türk ve Bulgar’ı öldürdü. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirdi.

Bunun üzerine Osmanlı ordusu 1462 yılında, II. Mehmet komutasında Eflak’a sefere çıktı. Çok uzun mesafeler boyunca Osmanlı askerleri içecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi. Osmanlılar Eflak’a ulaştığında karşılarında yol boyunca kazıklarla dizili bir alandan geçiyordu. Yerde uzun kazıklar dikiliydi. Yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumdaydı. Bu kadar çok insanı kazıkta gören Osmanlı askerlerinin moralleri bozuldu. Ancak Osmanlı ordusu 4 Haziran 1462'de Târgovişte kalesini aldı. Vlad, II. Mehmet’e başarısız bir suikast girişiminde bulunduktan sonra kaçtı ancak bulunduğu yerde taş üstünde taş bırakmadı, terk ettiği topraklardaki kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı, tüm hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti. Bu şekilde vebalıları salma yöntemini kullanarak, daha önce tarihte görülmemiş bir taktik uyguladı.

Vlad Macaristan’a bağlı bir beylik olan Erdel’e kaçarak Macarlardan yardım istedi. Ancak Eflak’taki Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı yeni yönetimi tanımış olan Macarlar, yardım talebini kabul etmedi. Vlad 1462 yılında tutuklandı ve Budin’e getirildi. Önce hapsedilen Vlad, daha sonra kral ve ailesiyle iyi ilişkiler kurdu. 1474 yılında sürgün dönemi sona erdi. Bu tarihten itibaren Eflak’ı yeniden ele geçirme planları yaptı. 1476 yılında kuzeni Stefan Cel Mare (Büyük Stefan) ile birlikte Eflak’a döndü ve voyvoda ilan edildi. Aynı yıl 300 askeriyle birlikte yeniden Osmanlı ordularına yenildi. Esir alınan askerleri kazıklara oturtuldu. Öldürülen III. Vlad’ın kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul’a II. Mehmet’e gönderildi.

Esirlerin derilerini yüzdürmek, kendisine gönderilen elçilerin kafasına çivi çakmak, kadınların göğüslerini kesip yerlerine çocuklarının başını koymak en çok kullandığı işkence türleriydi. Ama insanlar ona kısaca Kazıklı Voyvoda diyorlardı. Çünkü en hoşlandığı işkence yöntemi insanları kazığa oturtmaktı! Esirleri, düşmanları, suçluları tahta bir kazığa oturtur, kazık yavaş yavaş kurbanın boyun kısmına kadar ilerlerdi. Kurbanlar feryatlar atarken, kendisi karşılarına geçip büyük bir zevkle yemek yerdi.

Cellatlar öylesine ustalaşmışlardı ki sanatlarında, kazık iç organlara zarar vermediğinden kurbanın ölmesi bazen iki günü bulurdu. Cellatların ustalaşmaktan başka şansları yoktu, zira kazığa geçirilen kurban çabucak ölürse, kurbanın yerine kendilerini kazıkta bulabilirlerdi!

Kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler daha sonra onun bir vampir olduğu efsanesi’ni yarattı. Kazıklı Voyvoda daha sonra Bram Stoker’ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.