Saatler‘i okuduktan sonra “hayatımızı seçme”nin ne anlama geldiği konusuna kafa yoruyor, insan. İnsanın hayatını, daha doğrusu, “kendi”ni; kalıplara ve “diğerleri”nin görüşüne ne kadar bağlı olarak şekillendirdiğini görüp rahatsız olacaksınız.
“Saatler”, V. Woolf’un “Mrs. Dalloway” romanına koymayı düşündüğü ilk isimdir ve bu romanının bir “yeniden yazım”ı gibi değerlendirilebilir. “Mrs. Dalloway” in ana ve yan karakterleriyle yeniden yaratımı, eserin yazarının bir kurgusal karakter olarak romana dâhil edilmesi ve bir “Mrs. Dalloway” okurunun kurmaca karakter olarak romanda yerini alması “Saatler” in “Mrs. Dalloway” e yaslandığını gösterir.
Mrs. Dalloway romanını alt metin olarak belirleyen Saatler, alt metnin sorunsal hâline getirdiği “kimliksiz kadınlar”, “zorundalık”, “ ‘zaman’ın despotikliği”, “cinsel kimlik” gibi konuları ele alıyor.
Pulitzer ve Pen Faulknier ödüllerini kazanan Michael Cunningham, bu kitabıyla üç farklı zaman ve üç farklı karakteri bir noktada birleştirerek aslında hiçbir şeyin değişmediği dev ve süreksiz bir çemberin içinde olduğumuzu imliyor.
İyi okuımalar…Ya da iyi “huzursuzluk”lar mı demeli?