Bu aralar, sanatın, sanatçının ve bunların toplumla olan ilişkisine kafayı takmış durumdayım.
Örneğin, sanatçının topluma karşı bir görevi, bir sorumluluğu var mıdır? Sanatçı "doğru" ya da dürüst olmak zorunda mıdır?
Diğer yandan, bir ürünün sanat eseri olarak kabul edilmesi için gereken şartlar nelerdir? Böyle bir şartlar manzümesi var mıdır, yazılı olmasa da. Varsa bu şartları kim koymuş? Ya da çağlar boyunca, değişen yaşam şekilleriyle, türeyen sanat dallarıyla bu şartlar değişmiş midir? Nedir, ne değildir? Üff : )
Mesela bazen "Onun yaptığı da sanat mı yahu, para kazanmak için yapıyor onu, öyle müzik mi olur" denilen sanatçılar oluyor. Ya da "Yok artık bu kargacık burgacık şeye de sanat eseri demiyorsunuz değil mi" diye çıkışanlar olur.
Benim bu konudaki düşüncem çok basit; Eğer herhangi bir şeye kalbinizden, ruhunuzdan, duygularınızdan bir şeyler koyuyorsanız, ortaya çıkan her şey sanat eseridir.
Yani manken arkadaşlar "Biraz da buradan para kazanayım" diyerek albüm yapıyorlarsa onu sanat eseri saymıyor, "Mankenim ama ruhum öyle dolu ki" diyerek albüm yapıyorlar ise sanattır diyorum. Ortaya şöyle garip bir sonuç çıkıyor;
"Her müzik/resim/film/fotoğraf sanat eseri değildir. Ama sanat eseri kategorisine sokulmayan herhangi bir şey sanat olabilir".
Diğer yandan, hiçbir duygu dökmeden, yalnızca para kazanmak için üretilen bir film/resim/müzik vs benim önüme geldiğinde bende duygusal bazı çağrışımlar oluşturuyor, beni duygulandırıyor ise benim için bir sanat eseri.
Ama biraz önce ona sanat eseri değil demiştik? Evet, o hala doğru. Ortaya çıkan ürünü yapan kişi sanat yapmış olmuyor. Ama ürünün kendisi yapan kişiden bağımsız olarak bir sanat eseri olabilir bence.
Biraz daha abartalım, beni duygulandırmış o ürüne ben "sanat eseri" diyorken, dünyanın geri kalanı baktığında hiçbir duygusal bir hareketlenme yaşamıyor olsa da o ürün hala bir sanat eseridir.
Tamamen bir kaos ortamı değil mi : )
Aslında pek değil. Çok basit. İkiye ayırıp anlatayım hemen;
1. Sanat eseri sahibi olmak için niyetinizin mutlaka duygudan geçmesi gerekir.
2. Bir ürünün sanat eseri olarak sayılabilmesi için, yalnızca 1 kişinin duygularını hareketlendirmesi yeterlidir.
Dikkat edersiniz, ürünün ne kadar iyi ya da kaliteli bir sanat eseri olmasından bahsetmiyorum. Pek tabi bazı eserler diğerlerine göre çok daha iyi olabilir. Bazıları da "Çirkin/kalitesiz/kötü olmuş bu" diyebilir. Ama bu yorum ürünü, sanat eseri olmaktan alıkoymaz. Yalnızca daha az takdir edilen, daha az sevilen bir sanat eseridir o.
Peki sanatçı olmak? Herkesin söylediği gibi çok mu zor? Bence hiç değil.
Yukarıdaki ilk maddeyi gerçekleyip, ortaya bir ürün koymuş herkes bir sanatçıdır. Yani şöyle bi’ bakarsak etrafımıza sanatçı olmayan hiç kimse yoktur bence. Hatta bazıları sanat eseri ortaya koyduğunu, sanatçı olduğunu bilmeden yaşar.
Bazıları da ortada "Sanatçıyım ben, kabul edin!" diye gezerler, ama eğer onlar, ortaya koydukları ürünleri duygularından bağımsız üretmişlerse, hiç kusura bakmasınlar, bahsettikleri o ürünlerle sanatçı sıfatını yakalayamazlar. Belki farkında olmadan, duygusal bir devinimle ürettikleri başka bir ürün sayesinde sanatçıdırlar.
Peki sanatçının topluma karşı görevleri nelerdir? Bence öyle bir "yapılacaklar listesi" olamaz, olmamalı.
Topluma örnek olmak zorunda değildirler mesela. Ya da hep etik olanı savunmalıdırlar diye bir kural da olamaz. Çünkü duyguların böyle sınırları yoktur. O kuralları biz kendi kendimize koyduk. Sanat eseri üretmek için yanıp tutuşan ruhumuzun bu kurallardan haberi yoktur. Olmasına gerek de yoktur bence.
Örneğin, alttaki fotoğraf.
Bu fotoğraf 1994'te Sudan'daki kıtlık sırasında çekilmiş. Ve fotoğrafçı Kenvin Carter'a Pulitzer Ödülü’nü kazandırmış.
Kevin Carter fotoğrafı çeker çekmez oradan ayrılıyor. Kimse çocuğa ne olduğunu bilmiyor. Ve Kevin çektiği vicdan azabı yüzünden intihar ediyor.
Şimdi fotoğrafı çeken adamın yaptığı etik mi? En azından fotoğrafı çektikten sonra çocuğu akbabadan uzaklaştırıp, sağlığını düşünemez miydi? Peki, bu kötü davranış fotoğrafın bir sanat eseri olmasını engelleyebilir mi? Bence hayır. Ki zaten ödül kazanmış.
Peki fotoğrafçı? Bence, fotoğrafçının vicdansız biri olmasının, etik davranmamasının sanatçı olması ya da olamamasıyla bir ilgisi yok. O hala sanaçtı ama kötü ruhların çevrelediği bir insan(mış).
Yani sanatçının örnek olması beklenemez. Hatta örnek olmaya çalışmadığı durumlarda, insanlığa çok daha büyük katkılarda bulunabilir. Sanatı etik kaaidelerle eleştirmek anlamsızdır.
Sonuç olarak, sanatçı olmak o kadar büyütülecek bir şey değildir. Herkes sanatçıdır. Yalnızca bazıları bunun farkındadır.
Sadece bazıları da "büyük sanatçı"dır. Ama biz yalnızca popüler olanların (yani çok kişi tarafından sevilenlerin) adını duyarız.
Birçok kişi tarafından takdir edilmemiş "büyük sanatçı"lar olabilirken, milyonlarca kişi tarafından takdir edilen ama o takdir edilen ürünler üzerinden sanatçı sıfatını kazanamayacak kişiler de vardır.