7 aylık doğum izni su gibi aktı, işe dönme zamanı geldi, çattı. Beraberinde işim gereği periyodik olarak gerçekleştirdiğim seyahatler de başlamış oldu. İki çocuklu bir anne olmaya yeni adapte olmuşken, iki çocuklu çalışan bir anne olmak, hele hele seyahate gitmek hiç kolay olmayacaktı.
İşte bu seyahatlerden ilkini geçen hafta gerçekleştirdim. Aslında 6 günlük bir seyahatti, ama iş programımı aksatmayacak şekilde bir gün kısalttım. İki kuzucuğu arkada bırakıp giderken, bir gün bir gündü.
Çocuklarla ilgili her türlü organizasyonu yapmıştım ama nasıl kotaracağımı bir türlü bilemediğim bir konu vardı: Emziren bir anne olarak sütümün devamını nasıl sağlayacaktım?
Bir çok açıdan zorlu bir süreç beni bekliyordu. 4 saatlik uçak yolculuğu, pasaporttu, kuyruktu, bavuldu derken evden çıkış ile otele varış arası en iyi ihtimalle on saati bulacaktı. Bu kadar uzun süre süt sağmadan idare edebilir miydim? Gittiğim ofiste süt sağmaya uygun bir mekan bulabilecek miydim? Yoğun toplantı programı, akşamları katılmak zorunda olduğum yemekler arasında nasıl vakit yaratacaktım? En önemlisi, sağdığım sütleri sağlam bir şekilde eve ulaştırabilir miydim?
Hiç kolay olmadı, ama önüme çıkan tüm engellere rağmen sütleri eve ulaştırmayı başardım.
Eğer sizin de böyle bir gündeminiz varsa, benim hikayemden ipuçları işinizi kolaylaştırabilir.
- En can alıcı konu süt pompası, yanınızda pille de çalışabilen bir süt pompası ve yedek piller bulunduğundan emin olun. Özellikle havaalanlarındaki bebek bakım odalarında nasıl şartlarla karşılaşacağınızı kestirmek zor.
- Önemli bir diğer malzeme de süt poşetleri. Seyahatinizin süresine göre yanınıza yeterince poşet almayı unutmayın.
- Dondurulmuş sütleri çözdürmeden taşımak için uygun ortamı sağlamak konusuna gelince; derin dondurucudan çıkmış büyükçe iki adet buz kartuşu yaklaşık iki litre sütü termos çanta içinde 10 saat boyunca donuk olarak saklayabiliyor.
- Buz kartuşu yerine dondurulmuş pet şişe de kullanılabilir, ama riske atmamak için birkaç tane birarada kullanmakta fayda var.
- Eğer seyahatiniz boyunca otelde konaklayacaksanız, kalacağınız otelin odasında buzdolabı olup olmadığını mutlaka kontrol edin, yoksa benim yaptığım gibi, gece yarısı otel lobisine inmek zorunda kalabilirsiniz.
- Sağdığınız sütleri hemen buzluğa koyamayacaksanız üzerlerine sağdığınız saati ve buzluğa koyduğunuz saati yazın. Böylece, sütleri çözdürmeden götürmeyi başaramasanız bile,
daha önce dolapta kaldığı süreyi 72 saatten düşerek, ne kadar süre daha dolapta tutabileceğinizi hesap edebilirsiniz.
- Hiçbir makina bebeğiniz kadar güçlü çekemediği için, özellikle seyhatiniz uzun sürecekse, göğüslerde tıkanma yaşanması ihtimaline karşı hazırlıklı olun. Böyle bir durumda kompres yapabilmek için kullanmak üzere yanınızda küçük havlular bulundurmak faydalı olabilir. Ben bu iş için oteldeki koca havluları kullanmak zorunda kaldım ve zorlandım.
- Gittiğiniz yerde karayolu ile yolculuk yapacaksanız, trafik nedeniyle yaşanabilecek gecikmeleri her zaman hesaba katın, nasıl olsa yetişirim, demeyin, zamanı yaklaşmışsa yola çıkmadan önce sağım yapın.
- Dönüş yolculuğunda, sütlerinizden ayrılmamaya kararlıysanız, mümkünse uçacağınız havaalanının bu konudaki uygulamasını öğrenmeye çalışın. İngiltere gibi güvenlik kurallarının çok sıkı uygulandığı ülkelerde, bebek sütü bile olsa, bebek sizinle yolculuk etmiyorsa kesinlikle yanınıza almanıza müsaade etmiyorlar. Yine de benim yaptığım gibi, kanımın son damlasına kadar savaşırım, diyorsanız hayal kırıklıklarına ve ağlamaya hazırlıklı olun.
- Her şeye rağmen bagaja vermek zorunda kalacaksanız, hassas yük olarak yüklenmesini sağlayın ve kargo bölümünün ısı derecesini sorun. Evcil hayvan olmadığı zaman ısıyı daha düşük tutabiliyorlarmış. Ya da en azından beni rahatlatmak için öyle söylediler.
- Son olarak, pes etmeye çok yaklaştığınız zamanlarda bebeğinizi emzirirken hissettiklerinizi ve bebeğinizin yüzünde gördüğünüz huzuru düşünün.
Bunca çabadan sonra, çantayı açıp sütleri sağ salim dolaba yerleştirince, görevini başarıyla tamamlamış olmanın verdiği mutluluğun paha biçilmez olduğunu unutmayın.