Kalite kavramının gelişimine baktığımızda Japon felsefesine ve özellikle de Toyota kültürüne ayrı bir yer ayırmak gerekir. Kalite anlayışının son ürün odağından uzaklaşarak genel bir bakış açısı kazanması ve toplam kalite yönetimi fikrinin gelişimi ve yayılımında Toyota’nın Yolu (Toyota Way) önemli bir sistemdir.
Peki Toyota kültürü nasıl oluşmuş ve başarı dolu geçmişe sahip bu imparatorluk nasıl bugünlere gelmiştir; işte başarı hikayesi.
Toyota’nın hikayesi, Sakichi Toyoda‘nın 19. yüzyıl sonlarında Japonya tekstil endüstrisi için bir devrim niteliği taşıyan, Japonya’nın ilk otomatik dokuma tezgahını icat etmesiyle başlar. Sakichi Toyoda, 1918 Ocak ayında Toyoda Spinning & Weaving Company‘yi (Toyoda İplik ve Dokuma Şirketi) kurmasının ardından, büyük rüyası olan otomatik dokuma tezgahını oğlu Kiichiro‘nun da yardımı ile 1924 yılında tamamlar. İki yıl sonra da, Toyoda otomatik dokuma tezgahları fabrikası kurulur.
Kiichiro Toyoda, 1894’te Yamaguçi şehrinde doğdu. Liseyi bitirir bitirmez Tokyo Üniversitesi’ne kaydoldu. Mühendislik eğitimini tamamladıktan sonra, kendisine bir işletme kurma hayallerine girdi. Üniversitedeki aldığı eğitim, gemi inşaası olmasına rağmen otomobillere merak salmıştı. Babası gibi bir mucit olan Kiichiro, 1920‘lerde yapmış olduğu Amerika ve Avrupa gezilerinde gözlemlediği, yeni gelişen otomotiv endüstrisinden derinden etkilendi. Otomobiller henüz piyasada yeniydi, hatta pek sık da görünmüyordu. Kiichiro, babasının otomatik dokuma tezgahının patentinin satışından elde ettiği 100.000 Sterlin’i en iyi şekilde değerlendirerek, 1937 yılında kurulan Toyota Motor Corporation‘ın (TMC) temellerini attı.
O sıralarda Ford, General Motors ve Chrysler gibi otomobil şirketleri Japonya piyasasını ele geçirmiş, çuvalla para kazanıyorlardı. Bu durum Toyoda’nın ağrına gidiyor, milleti için çalışıp kendi arabalarını üretmek istiyordu. Fakat Japonya’da bir otomobilin üretilmesi için yeterli teknik, araç ve şartlar müsait değildi. Borç altına giren Toyota, dış ülkelerden makineler sipariş etti. Sipariş edilen makineler gümrük formalitelerine takılınca büyük bir panik yaşandı. Hatta deniz gümrüğünden malzemeler 6 ay teslim alınamadı. Bu arada borçları da Toyota’yı sıkıştırmaya başlamıştı. Kiichiro bir müddet sonra Japon Devleti‘ne başvurmaya karar verdi. Tam bu sırada Japon Devleti de milli hamle yapma niyetindeydi.
Toyota’nın bu problemini duyan devlet yetkilileri, derhal harekete geçti. Gümrük problemi çözüldü. Japonya, ulusal otomobil endüstrisini desteklemeye hazırdı. Devletin ilk yaptığı, yabancı otomobil satıcılarının Japonya’daki şartlarını güçleştirip, otomobil üretimi yapabilecek kendi yetişmiş girişimcilerine imkân tanımak oldu. Bu da Kiichiro Toyota’nın önünü açtı. Toyota Motor Company araba üretimine resmen başladı. Giderek daha çok otomobil üretti. İşin en şaşılacak tarafı, ürettiği Toyota marka otomobiller, diğer ABD malı otomobilleri geride bıraktı. ABD, otomobillerini en fazla geri kalmış arap müslüman ülkelerine satabildi. Bu vakitten sonra Amerikan otomobilleri Japonya’nın kapısından içeri giremedi.
Kiichiro Toyoda, Toyota Motor Company’in başkanlığını tek başına yürüttü. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla otomobil üretimi Japonya’da duraksadı. Hükümet, silah üretimine ağırlık verdiği için, otomobil sadece savaşa yönelik jip şeklini aldı. Bunda da Kiichiro Toyoda’nın, ülkesine faydası büyük oldu. Savaş esnasında sadece 200 özel otomobil üretebildi. Savaşın bitmesiyle birlikte Toyota yeniden üretime geçti. Ülkesinin yeniden yapılandırılması için kamyon üretmeye başladı.
Toyota bütün ülkeyi kapsayan satış kampanyalarına girdi. Ürettiği “SA” tipi binek otomobiller çok tutuldu, çok satıldı. Fakat o sıralar Japonya’da patlak veren ekonomik kriz nedeniyle Toyota otomobil fabrikası, işçilerin maaşlarını vermekte zorlandığı için işçi çıkarımı girişimlerinde bulundu. Fabrika içinde kurulan işçi sendikası bunu kabul etmeyerek, işçi çıkartılmasına karşı işçilerin maaşlarında %10 fedakârlık yapabileceklerini bildirdi. Ama fabrika yönetimi bunu da kabul etmedi.
İşçiler de 2 aylık greve girdi. Toyota da restini çekerek lokavt ilan etti. Tüm bu olumsuzluklar “Toyota Otomobil Fabrikası”nı 1950’lerde gerçekten bitme noktasına getirdi. İşte tam bu anda ABD, Kore ile savaşa girişti. Toyota’dan yüzlerce kamyon sipâriş etti. Amerika Birleşik Devletleri’nin, kendi ülkesinden Kore yakınlarına kadar binlerce kilometre uzaklıktan yüzlerce kamyonu getirmesi mümkün değildi. Bu yüzden kamyonları, Kore’ye yakın olan Japonya’daki Toyota firmasından aldı. ABD, parayı peşin ödedi. Bu olumlu gelişme Toyota Otomobil Fabrikası‘nı birden zor durumdan kurtardı. Bundan sonra artık, Toyota başka ülkelere de otomobil satmaya başladı.
Kiichiro Toyota 65 yaşında kalp krizinden vefât ettiğinde arkasında dev bir marka bırakmıştı. O günlerden bu yana, dokuma tezgahlarından otomobillere uzanan Toyota deneyimi üretimde öncülüklerle dolu bir başarı hikayesine dönüştü. Bugün bizim ülkemizde de milyarlarca lira verilip, onun arabası satın alınarak Japonya’ya çuvallarla para gönderiliyor.