Gün geçtikçe şirketler çalışanlarının, müşterilerinin hatta tedarikçilerinin de refah düzeyini arttırmaya/onları daha çok düşünmeye başladı. Çünkü sadece kendi çıkarlarını düşünen şirketlerin kaybolduğu bir dönemdeyiz. Çalışanlarına istihdam, müşterilerine fırsat ve kampanyalar gibi çalışmaları oldukça fazla görmekteyiz. Bunun çalışanlar tarafı diğer faktörlere göre biraz daha ayrıntılı. Çünkü çalışanlarda birde iç meseleler var. Çalışanlara istihdam katmakla kalmayıp kaliteli bir çalışma ortamı, kaliteli ve bilinçlendirici eğitimler, şirketi benimsettirecek çalışmalar… kısacası çalışan memnuniyeti de diyebiliriz. Artık şirketlerin çalışanlarından maximum düzeyde faydalanma ve eğittikleri çalışanlarını ellerinde tutma amaçları böyle. Çok duymuşuzdur; Genel müdüre, direktöre..vs gibi unvanlardaki çalışanlara araba, yakıt, yüksek maaş gibi ilgi çekici ve cezbedici tekliflerde bulunduğunu.
Peki neden?
Cevap çok kısa ve nettir değerli arkadaşlar; daha çok kâr elde etmek. Nasıl yani? Bu kadar paralar dökülüyor, eğitimler bile öyle ucuz maliyetler değil, nasıl olacak bu iş? Şöyle ki, kaliteli bir çalışan, zihni berrak elleri hızlı olan iş bitiren ve yaratıcı olan çalışanlara sahip olmak şirketin imajı başta olmak üzere pazar payı üzerinde çok büyük etkisi bulunmaktadır. En azından bu yönde ilerleyen şirketler bile gözle görülür bir yükselişe geçiyor. Bir süre sonra bu durumun içerisine insan odaklı çalışmanın da ne derece önemli olduğu anlaşılıyor.
Şuana kadar ki söylediklerimi nereye bağlamak istiyorum?
Her toplumun bir kültürü olduğu gibi, her şirketin de bir kültürü vardır. Bu doğrultuda insanlar bir araya gelir. Kültürüyle uyuşan, istediklerini karşılıklı olarak karşılayabilen bir şirkette; insanlar ve şirket bunun sonucunda gerçek kâra ulaşır. Günümüzdeki şirketlerde artık maddi kazancın yanında manevi bir kazançta söz konusudur. Ki zaten manevi kazancı olan bir şirketin kazancı dönüp dolaşıp maddi bir kazanca dönüşüyor. Manevi kazançtaki kastım; makalaşma, toplum arasında bir değere sahip olma, sosyal yaşam projelerine öncülük etme, belirli konularda insanların aklına gelen ilk şirket olma, çalışanlarını mutlu etme gibi kazançlardan bahsediyorum. Bu tür artılar şirketlere eninde sonunda bir katkı sağlamaktadır. Bazı firmalar kazanç denildiğinde sadece para kazanalım hedeflerindedir, çalışanlarını düşünmez, iş ister, sonuç ister, kâr ister. Sisteminde bir aksaklık var mı? Çalışanları “devlete sırt dayamış” sözündeki gibi rahat mı? Feed back yani karşılıklı yarar, geri dönüş, alınan parayı haketme, performansa göre terfi etme gibi konular söz konusu mu?
İşte tüm bunlar ve söyleyemediğim daha başka konular şirketlerin bakış açısı hakkında fikir verir. Onların kültürlerinden bahseder. Çalışanlar ve çalışmak isteyenler mutlaka belli bir ideale veya belli bir kültüre sahiptir. Bu kültür değerleri şirketle uyuştuğunda -tekrar söylemek istiyorum- gerçek kâra ulaşır. Bunun yanında kâra ulaşan sadece şirket değildir. Çalışanda hem özgüven, hem bilinçlenme, hem kültür, hemde maddi olarakta kâra geçer, mutluluk hisseder.
Sizde, çalışacağınız şirketin kültürünü benimseyecek misiniz? Sizinle uyuşuyor mu? İsteklerinizi karşılıklı olarak karşılayabilecek misiniz? Bunlara ilk olarak cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kaynak: http://www.mucahitakbulut.com/is-hayatimizda-kulturun-onemi/#ixzz45emTm2Q4