Coca Cola’nın sosyal medyadaki başarısı yadsınamaz. Facebook’ta en popüler marka olarak liderliğini koruyor ve sayfasında 36 milyon fanı, Twitter‘da 3 milyon takipçisi var. YouTube üzerindeki videoları yaklaşık 20 milyon defa tıklanıyor. Ayrıca Flickr üzerinde oldukça aktif.
Coca Cola’nın başarısı bence sadece sosyal medyayı değil tüm geleneksel mecraları da çok iyi kullanmasında. Yıllık 2,9 milyar doları pazarlama stratejilerine ayırıyor. En iyi “product placement” örneklerini Coca Cola’da görüyoruz.
Mesela 2002 yılında çekilen American Idol’de çok ciddi başarı yakalamış, “Coca Cola Kırmızı Oda” yapılmıştı. Bu uygulamadan sonra Türkiye’de de aynı tarz örnekler bolca taklit edildi. 1981 yılında çekilen “Tanrılar Çıldırmış Olmalı” da ki Coca Cola şişesi serüvenine hangimiz bayılmadık ki?
Xi’in kafasına düşen bir Coca Cola şişesi, kabilenin hayatını altüst etse de, Coca Cola’nın gizli mesajı: Herkesi (en ilkel kabileleri bile ) medeniyetle tanıştıran bir marka olduğu, dünyanın sonu sandığınız yerde bile bir cola şişesine rastlamanın mümkün olduğu ve aslında tek başına bir cola şişesinin (kırılması oldukça güç) bile hayatı ne kadar kolaylaştırabileceği idi.
Geçenlerde PRdaily’nin Coca-Cola global marketing grup direktörü Michael Donnelly ile yaptığı bir ropörtaja rastladım. Sizler için özetledim. İşte bu ropörtajdan çıkan Coca Cola’nın uyguladığı sosyal medya taktikleri:
1. Mutlu hikayeleri yaz, gerekirse yarat
Coca cola takipçilerini mutlu hikayelerini paylaşmaları için teşvik ediyor ya da onlar için mutlu hikayeler yaratmaya çabalıyor. Geçtiğimiz Christmas’da inanılmaz güzel bir proje daha yaptılar: “Happiness Project Campaign” (Mutluluk Projesi Kampanyası).
Proje için deniz aşırı ülkelerde çalışan ve yıllardır ailelerini görmeyen üç Filipinli çalışan bulup projeye dahil ettiler. Bu kişilerden biri 11 yıldır evine gitmemişti ve o evden ayrıldığında oğlu henüz 1 yaşındaydı. Yıllar içinde evine gidecek uçak parası biriktirememişti. Diğerleri de benzer durumda idi. Coca Cola onları Christmas tatili için evlerine uçurdu, hava alanında karşıladı ve sevdiklerine ulaştırdı. Bunu da çok güzel ve duygusal bir video ile duyurdu.
2. İçerikleri yaratıcı, akıcı, bulaşıcı ve markayla bağlantılı kur
Coca Cola’nın en önem verdiği diğer konu ise kampanya içerikleri ve üzerinde durdukları kelimeler. Karşı konulamaz ve yaratıcı sihirli kelimeler üzerinde yoğunlaşıyorlar. Kullanılacak içerik ve kelimeler o kadar önemli ki, sırf bu kelimeleri seçmek veya strateji geliştirmek için çok kafa patlatıyorlar.
Coca Cola’nın içerik mantrası: “liquid and linked”
Sosyal medya kampanyalarını kelime anlamıyla da markayı hatırlatan ama aynı zamanda içeriği genişletilebilen kelimeler üzerinde kurgulamaya özen gösteriyorlar. İnsanların kendiliğinden içerik yaratabileceği, zenginleştirebileceği bulaşıcı kelimeler üzerinde duruyorlar.
3. “Less is More” kuralını uygula
Twitter zaten kısa içerikler yayınlanan bir alan, ancak Coca Cola aynı kuralı Facebook üzerinde de uyguluyor. Her zaman kısa ve öz mesajlar yazmaya çalışıyor. Kısa mesajlar daha fazla etkileşim yaratıyor. İnsanlar kısa içerikler görmek istiyor.
4. Farklı platformlarda farklı stratejiler izle
Her mecra için ayrı kampanyalar hazırlıyor. İçerikler farklı farklı hazırlanıyor. Youtube kültürü daha çok video izleme ve az konuşmayı gerektirirken, facebook yada twitter kültüründe üzerinde yorum yapılabilecek içerikler üretiliyor. Akıllı telefonlar için ise farklı kampanyalar uyguluyor.
5. Kabuslarınla yüzleş, olası kriz senaryoları üzerinde çalış
Michael Donnelly şunu öneriyor; Sosyal medyada karşılaşabileceğiniz olası krizleri önceden tespit edin, sizi korkutan şeyleri, cevap veremeyeceğiniz durumları belirleyin ve üzerinde çalışın. Herşeye hazırlıklı olun.
6. Krizlere olduğu kadar öngörülmemiş pozitif gelişmelere de hazır ol
Coca-Cola olimpiyatların ana sponsoru ve verdiği mesajlar sporcuları da ilgilendiriyor. Önceden hazırlanmış pazarlama stratejilerine rağmen beklenmedik zamanlarda beklenmedik ihtimaller doğabiliyor. Eğer ortada önceden öngörülmemiş bir söylem dolaşıyorsa, mesela biri altın madalya kazandıysa veya hayatında eşşiz bir şey olmuşsa, sadece dinlemede kalmıyor, sosyal medya mesajlarında bunlara yer veriyor. Ana sponsor olarak fazla ciddi ve topluma uzak bir kimlik sergilemiyor.
7. Sadece defansta durma, hücumda oyna
Kızgın ve hoşnutsuz müşterileri izledikleri kadar memnun müşterilerini ve pozitif yorumları ve hikayeleri önemsiyor. Bunları gücünü arttırmak için kullanıyor. Pek çok insan olumsuz yorumları dinlemek ve takip etmek üzerinde daha çok kafa yoruyor, bunu yapmak elbette çok önemli ancak Coca-Cola güçlü bir market oyuncusu olmanın üzerinde daha çok duruyor ve insanların ne dediğini analiz edip önemli hücum fırsatları yakalamaya çalışıyor.
8. Çalışanlarına sosyal medyayı aç ancak bir politikan olsun
Coca Cola sosyal siteleri çalışanların kullanımına kapatmak şöyle dursun, doğru kullanmaları için eğitimler veriyor. Her bir çalışan şirket adına birer gönüllü izleyici. Bu sayede dikkat çekici bir gelişmeden şirket hemen haberdar oluyor. Şeffaflık olduğu kadar, müşteri mahremiyeti de önemli.