Nasıl ki sağlam bir kaya fırtınayla sarsılmıyorsa, bilgeler de ne övgüden ne de ayıplamadan etkilenir. –Buda

Hayatı daha yaşanabilir kılmak adına, öğrenmiş olmaktan büyük mutluluk duyduğum bir tavsiye var: Her şart altında güçlü görünmek ve şikayet etmemek. Thich Nhat Hanh bir kitabında şöyle diyordu, “Sevdikleriniz için yapabileceğiniz en büyük iyilik, hayata karşı sağlam durmaktır.”

Eğer mutsuz ya da çaresiz hissediyorsanız, en azından çabalıyorsunuz. İpler sizin elinizde. Oysa bir sevdiğiniz böyleyse yandınız. Ne elden bir şey gelir, ne de neşeli olacak hevesiniz kalır.

Karamsarlık ve şikayet etme hali devamlı olduğunda, insanlar haklı olarak uzaklaşıyor. Çünkü herkesin kendisine yetecek kadar derdi var. “Gerçek dostları görmüş olduk” diye hayıflanmaktansa, hayata meydan okumak daha onurlu bir tavır olsa gerek.

Bir keşiş değilim, ancak Zen Budizm’ini okuduğum kitaplar ve arkadaşlarım vasıtasıyla az da olsa tanıyorum. Zen’de hayata karşı kabullenici, yargılamadan bakan bir duruştan bahsedilir. Eğer bir sevdiğiniz sıkıntıdaysa onu dinleyin, ancak ona acıyor gibi bakmayın. Çünkü bunun bir faydası olmazdı.

Belki kızgın ya da çaresizsiniz. Duyguları gizlemenin ya da inkar etmenin de bir anlamı yok. “Bugün üzgünüm” dediğinizde insanlar size yardım etmek ister. Yok sayarak, maddi manevi hiçbir derde deva bulunabilir mi?

Shunryu Suzuki, “Ben sana kızgınım ya da kırgınım” demektense “Ben kızgınım ya da kırgınım” demenin doğru Zen bakış açısı olduğunu söylüyor. Çünkü karamsar duygularımızın müsebbibi her zaman kendi içsel dengesizliğimiz ve zayıflığımız.

Bugünden itibaren siz de bir kaya gibi olmayı deneyin.