Akıncı, Rum tarafının maksimalist davranışlarını kontrol edememesi ve makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak devam edeceklerini belirtti. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’ndaki 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı Töreni’nde yaptığı konuşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 33. yılında herkesi sevgi ve saygıyla selamladı. Akıncı, KKTC'nin 33. yılında yaşamlarının belli bir bölümünü Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi için hasreden merhum liderler Dr. Fzıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ı da rahmetle andı. Kıbrıs Türk toplumunun bu topraklarda özgür bir toplum olarak yaşayabilmesi için şehit düşen Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile mücahitleri de saygı ile anan ve gazileri minnetle yad eden Akıncı, şöyle devam etti: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gelişmesi için emek veren, benden önceki Cumhurbaşkanları ile her zaman katkılarını sürdüren Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine teşekkürlerimi ifade ediyorum. Her zaman olduğu gibi bugün de bizi yalnız bırakmayan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hükümet, muhalefet ve TSK adına aramızda bulunan değerli konuklarımıza ve yine farklı ülkelerden bu önemli günümüzü bizlerle paylaşmak için gelen mümtaz misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Ve hiç kuşkusuz, Atatürk’ün öngördüğü çağdaşlık hedefi doğrultusunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin laik ve demokratik bir hukuk devleti olarak gelişmesi için, bu değerlere sahip çıkan siz değerli halkımızı en içten duygularla selamlıyorum”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’de 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin karşısında ve bütün olarak demokrasinin yanında yer almış Kıbrıs Türk halkının bu badirenin atlatılmış olmasından duyduğu mutluluğu da vurguladı. Akıncı, “Bu darbe girişimine karşı göğsünü siper edip demokrasi yolunda can veren kardeşlerimi bir kez daha rahmetle anarım. Atatürk’ün öngördüğü laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin her açıdan gelişerek yoluna devam edeceğinden kuşkumuz yoktur” dedi.
“Müzakereler bir 50 yıl daha bu şekilde sürdürülemez”
Akıncı, ortaklık devletinden dışlandıktan sonra Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme hak ve iradesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan KKTC'nin Kıbrıs’taki iki eşit halkın federasyon kurmasına açık olacağı, kuruluşundaki bağımsızlık bildirgesi ile duyurulduğunu belirtti. Akıncı, “Ne var ki bugüne kadar yürütülen müzakereler henüz Kıbrıs’ta federal bir çözüme ulaşmamızı sağlayamamıştır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti: “Neredeyse yarım yüzyıldır devam eden müzakerelerin artık bir sonuca ulaşmasının zamanı gelmiştir. Müzakereler bir 50 yıl daha bu şekilde sürdürülemez. Bu amaçla bir buçuk yıldır Türkiye ile yakın istişare içinde yürüttüğümüz müzakerelerde, artık karar anına yaklaşmış bulunmaktayız. Bu çerçevede bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında yoğun çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar çerçevesinde ilk 2 gün, ilk 4 başlık olan yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi, AB konuları ve mülkiyet bağlamında müzakereler yürüttük. İlerlemeler sağlandığı gibi çözümlenmesi gereken ve her iki tarafca da önem verilen bazı hususların hala var olduğu da ortadadır”
“Güvenlik konuları bir fikir egzersizi çerçevesinde ele alındı”
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 11 Şubat 2014 mutabakatında belirtildiği gibi, tüm konuların dönüşümlü olarak ele alınması ilkesi çerçevesinde toprak konusunun kriterler bazında tartışıldığını, güvenlik konuları ise bir fikir egzersizi çerçevesinde ele alındığını belirtti. Akıncı, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “2016 yılı sonunu çözüm için hedef olarak belirleyip bu yönde çalıştığımız için, sona bırakılan toprak ile güvenlik ve garanti konularına da artık sıranın geldiğini söylemek yanlış olmaz. İsviçre’ye gitmeden önce de açıkladığım gibi, toprak konusunda kriterler bazında uzlaşma sağlandığı takdirde iki taraf kendi haritasını hazırlayacak ve aynı anda, beşli konferansın tarihini de Birleşmiş Milletler huzurunda tespit edecektir. Bu tarih birkaç haftalık bir zaman dilimi içerisinde yer alacaktır. Beşli konferans Annan Planı’nın görüşüldüğü Bürgenstock toplantılarında izlenen yöntem çerçevesinde gerçekleşecek ve harita ile güvenlik ve garanti konuları orada son şeklini alacaktır. Güvenlik ve garanti konuları garantör ülkelerin katılımı ile görüşülüp karara bağlanacaktır.”
“20 Kasım’da yeniden devam edeceğiz”
Akıncı, geçen hafta Mont Pelerin’de görüşmelerin son gününde ve son saatlerine yaklaştıkları bir anda, Rum Lider Anastasiades'in “karar verme konusunda hazır olmadığını belirttiğini ve görüşmelere bir hafta ara verilerek kendisine Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da temaslarda bulunma fırsatı sağlanmasını talep ettiğini” belirtti. Akıncı, şunları söyledi: “Gelecekte ortaklık kuracağımız toplumun liderinden gelen bu talebe kulak tıkayamayacağımız için görüşmelerin 20 Kasım Pazar günü İsviçre’de yeniden devam etmesi konusunda mutabakat sağlayarak döndük. Bu bir hafta içerisinde yaşanacakların önemli olacağı açıktır. Elbette bu haftada biz de öncelikle müzakere ekibimizle burada da çalışmalarımızı sürdürürken, siyasal partilerimize de yine bilgi vereceğiz. Türkiye yetkilileri ile de en üst düzeydeki istişarelerimizi devam ettireceğiz. Bir hafta sonra aynı irade ve kararlılıkla yeniden İsviçre’de olacağız”
“Tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim”
Akıncı, 2015 Nisan ayında halkın kendisine yüzde 60’ın üstünde destek verdiğini ve kendisine duyulan güvenin gereklerini yerine getirmek ve halka layık olan uluslararası hukuk içinde yeni çağdaş bir yaşama ulaşmalarını sağlamak için tüm gücüyle çalıştığını ve çalışmaya devam edeceğini vurguladı. Akıncı, şöyle devam etti: “Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki eşit kurucu devletin var olacağı ve birbirlerini tahakküm altına alamayacakları iki kesimli, iki toplumlu federal bir devletin oluşması için ciddi bir fırsat vardır. Bu fırsat bu hafta sonu yeniden başlayacak İsviçre görüşmelerinde beşli konferansın önünü açarak bir gerçeğe dönüşebilir. Gerçekçi, makul ve adil yaklaşımlarla adamızın kaderi değişebilir. Bunu başarabiliriz. Bunun için tüm ilgili tarafların yardım ve desteğine ihtiyacımız olacaktır. Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Rumların hassasiyetlerine dikkat ettiğimiz gibi, aynı hassasiyeti onlardan da bekliyoruz”.
“Eşitlik parametrelerimiz dönüşümlü başkanlık ve kararlara etkin katılım”
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türklerinin eşitlik talebinin iki önemli parametresinden birinin dönüşümlü başkanlık, diğerinin de kararlara etkin katılım olduğunu söyledi. Akıncı, “Kıbrıslı Türklerin ortak kurullarda sadece söz sahipliği değil, kararlar alınırken oy sahipliğinin de önemi ortadadır. Aksi takdirde kararların basit çoğunlukla alındığı üniter devlet anlayışı söz konusu olur ki, kurmaya çalıştığımız öyle bir devlet değil federal bir yapıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Çözüm olduğu zaman bir Kıbrıslı Türkün dönüşümlü olarak federal cumhuriyetin başkanı olacağı gerçeğine Kıbrıs Rum toplumunun hazırlanması zorunluluğu vardır. Bu gerçeğin gizlenmeden açıkça tartışılması ve hazmedilmesi gerekmektedir; ve bu olmadan çözüm olamayacağı da bilinmelidir. Kıbrıs’ta toplumların eşitlik ve özgürlük içinde yaşamaları kadar güvenlik içinde olmaları da son derece önemlidir. Güvenlik ve garanti kavramı hem toplumlar açısından hem de kurulacak statünün korunması açısından önem taşımaktadır”
“Yeni bir güvenlik kavramına ancak yaşayarak ulaşılabilir”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Garantörlük” konusuna da değinerek, şunları kaydetti: “Birleşik Krallık garantörlük rolünden vazgeçmek isteyebilir. Adada var olan iki egemen üs onlar açısından daha büyük değere sahiptir. Yunanistan da Kıbrıs’taki ortaklık devletini tek başına 53 yıldır gasp etmiş olan büyük toplumun yakını olarak, garantörlükten ayrılmakta sakınca görmeyebilir. Ama bu durum sayıca az olan Kıbrıslı Türkler ve Türkiye açısından farklıdır. Kıbrıslı Türkleri ‘Merak etmeyin AB içinde bir şey olmaz’ sözleriyle ikna etmek mümkün değildir. Yeni bir güvenlik kavramına ancak yaşayarak ulaşılabilir. Bu da ilk günden olmaz. Öncelikle yaratacağımız yeni statünün yürüdüğünü görmemiz lazımdır. Geçmiş deneyim bize üç yılda ortaklık devletinin yıkıldığını, 53 yıldır onun dışında bırakıldığımızı göstermiştir. Bunu yeniden yaşamak istemiyoruz. Bir daha tekrarlanmayacağından emin olmak istiyoruz”
“Türkiye’nin caydırıcı gücüne ihtiyacımız var”
Cumhurbaşkanı Akıncı, Güney Kıbrıs’ta iki kesimli federasyona ilke olarak karşı çıkan siyasal partilerin bulunduğuna işaret ederek, bu partilerin etkilerini geçmişe göre artırdığını belirtti. Akıncı, “Bu çevreler daha da güçlenirse, varılacak anlaşmayı çiğnemek yönüne gitmek istemeyeceklerinin garantisi yoktur. Bunun için Türkiye’nin caydırıcı gücüne ihtiyacımız vardır” diye konuştu. Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şunu da ifade etmek isterim ki bizler, gerçek bir güvenliği ilelebet silahların gölgesinde aramıyoruz. Gelecekteki iyi gelişmelere göre karşılıklı güvenin pekiştiğini gördüğümüzde, durumu yeniden gözden geçirmek mümkündür. Ama bunu düşünebilmek için, yeni ortaklık sürecini yaşayarak, karşılıklı güvenin pekiştiğinden emin olmamız lazımdır. Öncelikle hem ada içinde iki toplum arasında, hem Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan’la hem de bölgesel olarak yeni işbirliği köprüleri oluşturmamız gerekmektedir”
“Kıbrıslılara güzel bir gelecek yaratabilirler”
Mustafa Akıncı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları enerji alanında eşsiz bir işbirliği fırsatı sunduğuna işaret ederek, Kıbrıs’ın kuzeyine Türkiye’den gelen suyun da gelecekte tüm ada için yararlanılabilecek önemli bir kaynak, refahı ve güveni geliştirecek ciddi bir unsur olduğunu söyledi. Akıncı, şöyle devam etti: “Kurulacak federal devlet ve iki eşit kurucu devlet kendi yetkileri çerçevesinde uyum içerisinde çalışarak Kıbrıslılara güzel bir gelecek yaratabilirler. Türkiye’nin Yunanistan ve Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açılabilir. Çözüm sayesinde Türkçe AB’nin resmi dillerinden biri haline gelebilir. Yıllar içinde işbirliği ve güven arttıkça, iki tarafın ekonomik düzeyleri eşitlendikçe, düşmanlığın felaket, dostluğun refah getirdiği anlayışı hakim oldukça o zaman güvenlik ve garanti kavramlarına yeniden bakılır, gözden geçirilir. Ama bugün o gün değildir”
“Garantileri ortadan kaldırmak yerine 2016’nın koşullarına uyarlanabilir”
“Bugün için yapılabilecek tek şey, garantileri ortadan kaldırmak değil 2016’nın koşullarına uyarlamak olabilir” ifadesini kullanan Akıncı, bunun için yapılması gerekenin, garantörlerin buluşması ve bir taraf kendini güvende hissederken diğerinin tehdit olarak algılamayacağı bir düzenleme üzerinde mutabakat sağlanması olduğunu söyledi. Akıncı, “Rum tarafı maksimalist yaklaşımını bırakır, gerçekçi ve makul davranırsa bu alanda da çıkış yolu bulunabilir” dedi.
“Kendi evimizin içiyle ilgili sorumluluklarımızı erteleme hakkımız yok”
Akıncı, “Sizleri, müzakere masasında yine sizlerden aldığım yetkiyle, en iyi şekilde temsil etmeye, arzu ettiğiniz çözümü haklarınızı sonuna kadar savunarak sağlamaya çalışıyorum. Umarım Rum tarafı da bizim gibi davranır ve sonuca ulaşırız” dedi. “Bu uğraşlarımızın yanı sıra, bir gün bile kendi evimizin içi ile ilgili sorumluluklarımızı ertelemeye hakkımız yoktur" ifadesini kullanan Akıncı, “Nasıl olsa çözüm olacak her şey hallolacak” kolaycılığına kaçmanın mümkün olmayacağını, bunun da doğru olmadığını belirtti. Akıncı, “Evet, çözüm için uğraşıyoruz, uğraşacağız. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her anlamda ileriye gitmesi için de var gücümüzle çalışacağız" diye konuştu.
“KKTC olarak yolumuza devam edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının makul ve gerçekçi olması ve çözüme ulaşılması durumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin onurlu bir çözümde eşit ortak olarak yerini alacağına vurgu yaparak, “Rum tarafının maksimalist davranışlarını kontrol edememesi ve makul bir uzlaşıya yanaşmaması halinde ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak yolumuza devam edeceğiz” dedi. Akıncı, “Temennimiz elbette barıştır, çözümdür işbirliğidir, tüm tarafların yararlanacağı yeni bir Kıbrıs’ı özellikle genç kuşaklar için inşa etmektir. Dilerim ki bu yeni yapıyı inşa etme uğraşında bizim koyduğumuz her tuğlaya onlar da bir tuğla koyarak katkıda bulunsunlar ve güzel adamızı yeni bir geleceğe birlikte taşıyabilelim” sözleriyle konuşmasını tamamladı.