Asıl adı Ernesto Che Guevara’dır. Kısaltılmış hali ve birçok kaynakta geçen adı ile “Che” ya da “El Che” şeklinde tanımlanmıştır. Che 1928 yılında doğmuştur. Eğitime olan aşkı sayesinde Tıp fakültesine girmeyi başarmış ve Latin Amerika’da tıp eğitimini almaya başlamıştır. Eğitimi sırasında Latin Amerika’nın neredeyse tamamını dolaşma fırsatı bulabilmiştir. Bu yaptığı gezileri boyunca insanların ne gibi yoksulluklar ile karşı karşıya olduğunu gözlemlemiştir. Tüm bu gözlemleri sonucunda ise ortada büyük ekonomik eşitsizlik olduğunu fark etmiştir. Bu ekonomik eşitsizliği ve düzensizliği sağlamanın tek yolu ise devrimden geçmektedir. Bu nedenle Maksizm’i incelemeye başlar ve Jacob Arbenz Guzman’ın önderliğinde ki Guetemala sosyal devrimine katılmaya karar verir.
Bu olaydan kısa bir süre sonra 1959 yılında Küba’da Fidel Castro yönetimi ele geçirmiştir. Che’de bu askeri hareketin bir üyesi olmuştur. Yeni hükümet üzerinde birçok önemli görevler almış, halkı bilinçlendirmek adına gerilla savaşçı teorisine uygun düşün hem makaleler hem de kitaplar yazmıştır. Ardından da ülkesine dönme fikri ile 1965 yılında Küba’dan ayırılır. Önce Kongo-Kinşasa’ya gider ve bu sırada özel harekat ile Bolivya’da yakalanır. Che Bolivya ordusunun elinde iken de öldürülür. Ölüm anına tanıklık edenler ise Che’nin tamamen yargısız infaz edildiğine tanıklık etmişler ve olayların arkasından bunu dile getirmişlerdir. Che’nin ölümü tüm dünya üzerinde yankı uyandıran en önemli olaylardan birisi olmuştur.
Sosyalist devrim hareketlerinin tamamının artık en ayrılmaz sembolü ve ikonu haline dönüşmüş, 21. Yüzyılda da bedeni bulunmuyor olsa dahi hala daha fikirlerinden etkilenen birçok insan vardır. Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı da ayrıca dünyadaki en ünlü 20 fotoğraftan birisi haline gelmiştir.