Bazı fotoğraflar, göründüklerinden fazla şey anlatırlar. Bir çalışma odası mı? Öyle gözüküyor, sıradan, dağınık bir masa, arka planda kara tahtaya yazılmış birkaç formül, dağınık raflar… Oldukça sıradan gibi. Sadece biraz dağınık. Einstein’ın (güvenilir kaynaklardan doğrulanamıyor olsa da) şöyle söylediği iddia edilir:
“Dağınık bir masa, dağınık bir zihin anlamına geliyorsa, boş bir masa ne anlama gelir?”
Ola ki bu sözü gerçekten sarfettiyse, sözün içeriğine katılıyor diyebiliriz. Çünkü fotoğrafta gördüğüz, Albert Einstein’ın Princeton Üniversitesi’ndeki çalışma masasıdır.
Ancak söylediğimiz gibi, fotoğraflar bazen olduğundan fazla şey anlatır. Çünkü bu fotoğraf, öyle sıradan bir günde çekilmedi. Bu fotoğraf, 18 Nisan 1955’te çekildi. Einstein’ın öldüğü gün, ölümünden sadece birkaç saat sonra, LIFE dergisi fotoğrafçısı Ralph Morse tarafından. Morse, tam 55 yıl sonra, o günden aklında kalanları şöyle anlatıyor:
“Kameralarımı kaptığım gibi, New Jersey’nin kuzeyinde yer alan evimden 150 kilometre uzaktaki Princeton’a doğru yola koyuldum. Einstein, Princeton Hastanesi’nde ölmüştü, dolayısıyla direkt oraya yöneldim. Ancak tam bir kaos vardı: gazeteciler, fotoğrafçılar, neler olduğunu merak ederek biriken insanlar… O zamanlar hastane ufacıktı. Kendime ‘Unut bunu.’ dedim. Doğruca Einstein’ın çalışma odasının bulunduğu binaya yöneldim.”
Ve Einstein’ın odasını, ölümden önce son olarak bıraktığı gibi gösteren bu fotoğrafı çekti.
O gün çekilen bazı diğer fotoğraflar şöyle:
En sol üst köşede bilinmeyen bir kadın, onun önünde Einstein’ın oğlu Hans Albert, onun önünde yine bilinmeyen bir diğer kadın, onun azıcık yanında uzun pardesülü olan kadın Einstein’ın uzun yıllardır sekreterliğini yapan Helen Dukas, onun yanında kısmen gözüken, Einstein’ın yakın arkadaşı Dr. Gustav Bucky Einstein’ın otopsisini yapan Dr. Thomas Harvey. Harvey, Einstein’ın beynini çıkardı, dikkatle parçalara ayırdı ve araştırma amaçlı olarak yıllarca sakladı. Fotoğrafçının söylediğine göre şu anda Dr. Harvey’in kestiği organ Einstein’ın beyni.