2016’ya girerken dünya üzerindeki toplumların en güçlü ekonomik dayanaklarından birinin teknoloji olduğunu düşünürsek, Türkiye’nin ilk çip fabrikasının bu kadar gecikmiş olması..
Ben 2005 – 2009 yıllarında lisede iken, bu konu sık sık gündeme gelirdi. En basit elektronik devreler için kullandığımız entegrelerin bile yurt dışından geldiğini, Türkiye’de ihtiyaç olduğunu, fakat bu konuda dışa bağımlı olduğumuzu, anlatırdı öğretmenlerimiz.
Aradan geçen bu kadar zaman sonra şimdi ise ilk çip fabrikamızın temelleri atılmış. Bu neden mi bu kadar önemli? Milli Savunma Bakanı sayın İsmet Yılmaz’ın dediği gibi 10 milyon ton patates üretileceğine 1 kilogram çipin ihraç edilmesi çok daha karlı durumda, (tabiki de biz ülkemizde tarım yapılmasın demiyoruz o ayrı bir konu) ayrıca savunma sanayilerinde kullanılan Galyum nitrat temelli çip teknolojisinin fiyatının bir önemi yok, savunma sanayisinde kullanılan bir ürün olduğu için her ülke satın alamıyor. Siz istenizde onlar size satmıyorlar yani.
Bilkent Üniversitesi ve ASELSAN ortaklığıyla kurulan “AB-MicroNano” şirketi, Türkiye’nin savunma, enerji, uzay ve haberleşme sektörleri açısından daha özgür bir ülke olmasına olanak sağlamayı hedefliyor. Bu özgürlük kavramından kastımız dışa bağımlı olmama ya da daha az bağımlı olma yönünde tabi ki de yine neyin ne kadar ve nasıl yapılacağına birileri karar verir. Bu fabrikanın bir olumlu yönü de bu sektörde iş imkanı da sağlıyor olması.
Beklentileri karşılar mı bilinmez fakat, ekonomisi yüksek ülkelerin teknoloji konusunda geldiği noktalara bakarsanız, bizim için büyük, diğer Avrupa ülkeleri ve Amerika Eyaletleri için küçük bir adım atmış bulunuyoruz.