Galaksinin Koruyucuları / Guardians Of The Galaxy (2014)

Galaksinin en şapşal ekibiyle muazzam bir eğlence!

Artık defalarca gördüğümüz, ezberlediğimiz ve hatta bıkmaya başladığımız klasik çizgi romanların bitmek bilmeyen devam filmlerinin peş peşe sıralanıp salonları doldurduğu şu yıllarda Marvel’ın, daha önce beyazperdede görmediğimiz yepyeni kahramanlar ve taptaze bir hikayeyle karşımıza çıkacağı pek aklımıza gelmezdi sanırım? Varsa yoksa Iron-Man, Thor, Kaptan Amerika ve Spider-Man gibi suyu çıkmış karakterlerin etrafında dolaşan yapımcılar, çoğunlukla başarılı sonuçlara ulaşmalarına rağmen her seferinde aynı şeyleri süslemekten kendileri de bıkmış olacaklar ki risk alıp böyle bir yeniliğe gitmişler. Ve en baştan söylememde yarar var; aldıkları riske fazlasıyla değmiş, Galaksinin Koruyucuları son zamanlarda karşımıza çıkan açık ara en eğlenceli çizgi roman uyarlaması olduğu gibi aynı zamanda en iyi Marvel filmlerinden de biri.

Burada en büyük payı filmin hem yönetmenliğini üstlenen hem de senarist ekibinde yer alan James Gunn’a vermek gerek elbette. Yalnız Gunn’ın filmografisine bakacak olursak geçmiş yıllarda Yaratıklar ve Çatlak Film gibi iki adet kötü filme imza attığını görüyoruz. Dolayısıyla da ilk önce insan ister istemez, yapımcıların 170 milyon dolarlık dev bir bütçeyi böyle bir adamın eline teslim ederken kafayı yediklerini düşünüyor. Çünkü bir elinde az bilinen bir çizgi roman, diğer elinde de yüklü miktarda para tutan, vasatın altında işlerle tanınmış bir yönetmen, ortaya kolaylıkla rezil bir film çıkartabilirdi. Neyse ki Gunn, elindeki malzemeleri sonuna kadar kullanmayı iyi biliyor ve dört yıl önceki filmi, Kick-Ass usûlü süper kahraman parodisi Super’da takındığı mizah anlayışına benzer bir ton yakalayıp orada yaptığı hataları tekrarlamayarak bu kez yeteneklerini tam anlamıyla göstermeyi başarıyor.

Tabii filmin mizahi yönden yakaladığı başarısında Gunn’ın yanı sıra Andy Lanning ile Dan Abnett ikilisinin yazdığı çizgi romanın dili de etkili. Zira filmin kendine özgü espri anlayışı en çok mükemmel yazılmış diyaloglardan ve karakterlerden besleniyor. Ana kahramanımız, uzaylı bir baba ile dünyalı bir annenin melez oğlu, çocukluğunda uzaylılar tarafından kaçırılan Peter Quill, daha havalı olmak için kendine taktığı Star Lord lakabıyla anılmak isteyen bir haydut. Yanındakiler ise, kanun kaçağı bir ikili, genetiğiyle oynanan ve bu sayede türlü yetenekler kazanan silahlı rakun Rocket ile onun özel gardiyanı ve ortağı çok konuşkan (!) ağaç Groot; suikastçı dişi asker Gamora ve hapishanede onlara katılan, ailesinin öcünü almak üzere yanıp tutuşmuş yok edici Drax. Hepsi birbirinden alık ve isteyince de birbirinden zeki olan, teki para öteki intikam peşinde koşan bu beş haylazın ortak amacı ise Quill’in çaldığı kürenin Ronan’ın eline geçmesine engel olmak.

Aslında formül fazlasıyla basit; birkaç kahraman, olağanüstü güce sahip bir cismi kötü adamdan koruyarak dünyayı (galaksiyi) kurtarır. Ama bu noktada hikayenin bu ucuz formülü nasıl kullandığına dikkat etmek lazım. Kendini bir an olsun ciddiye almayan, türün vazgeçilmez klişelerini gırgıra vurabilen ve hatta kullandığı formülle bile dalga geçebilen bir hikayeden söz ediyoruz. Zaten açılıştaki, Peter Quill’in çocukluğunda yaşadığı trajik bir olayı gösteren dramatik kısa sahnenin haricinde en ufak bir ciddiyet dahi bulamıyorsunuz filmde ve bana kalırsa bu durum filme büyük bir sempati kazandırıyor. Öyle ki, hapishaneden zar zor kaçarken walkman’ini geri almak için hayatını tehlikeye atan (bu sahnedeki Drax ile olan diyalog da süperdi ayrıca) ve kötücül düşman tam galaksiyi yok edecekken karşısına geçip dikkatini dağıtmak için sampur sumpur dans eden bir kahraman düşünün. Absürt olduğu kadar doğallık da katan acayiplikler bunlar!

Ayrıca Drax’ın metafor ve deyim gibi kavramları bilmemesi, Groot’un kelime dağarcığının “adım” ve “Groot”tan ibaret olması, Rocket’in alınganlığı ve aşağılık kompleksleri gibi karakterlere yüklenen çokça komik özellik de filmin seyirciyle kurduğu yakınlığı ve güldürü katsayısını arttırıyor. Beşlinin arasındaki atışmalar ve tartışmalar da keza yine mizah dozuna katkıda bulunuyor. Gamora’nın bir sahnede söylediği “Galaksinin en gerzek tipleri arasında ölüp gideceğim” gibisinden bir cümleyi anımsarsak kendisinin filmin tek aklı başında ve bu sebeple de soğuk karakteri olduğunu düşünebiliriz. Fakat bence dört fırlama erkeğin yanında ne yaptığını bilen bir dişi karakterin de yer alması fena olmamış. Gamora karakteriyle ilgili tek sorun ise kız kardeşi Nebula ile arasındaki ilişkinin biraz fazla yüzeyde kalması. Özellikle bu konuya değinecek olursak, komple kötüler cephesinde aynı şekilde karakterlerin işlenişiyle ilgili ufak tefek sıkıntılar mevcut ve bu yüzden de olayları kavramakta başlarda biraz zorlanabiliyorsunuz.

Amma velakin süre ilerledikçe taşlar yerine oturmaya başlıyor ve bir noktadan sonra kendinizi filmin akışına kaptırıyorsunuz. Gunn, aksiyon ve komediyi harikulade bir dengede tutarak iki saatin nasıl geçtiğini seyircisine hissettirmiyor. İsabetli seçilmiş oyuncular da filme pozitif enerji aşılıyor ve izleyicinin filme bağlanmasında önemli rol oynuyorlar. Ayrıca filmin fantastik öğeleri ve teknik detayları da bütçenin hakkını veriyor. Tüm makyajlar ve CGI yaratıklar tanıdık olmalarına rağmen son derece yaratıcı ve orijinal bir izlenim bırakmayı başarıyor. Temel fikrinde bir parça Tolkien’in Ent’lerinden esinlenilmiş Groot (ve bilhassa da kreatif minyatürü) herkesin kalbini fethederken Rocket de aynı şekilde sempatikliğiyle hafızalarda yer ediniyor. İnsan görünümlü sarı-mavi-yeşil-pembe renkli uzaylılar ile Ronan, Gamora ve Nebula’nın makyajları ise daha önce gördüklerimizden pek farklı olmasa da aynı zamanda son derece de başarılı. Öte yandan aksiyon sekanslarındaki işçilik ile Star Wars/Star Trek gibi klasiklerden ilham alındığı açıkça belli olan uzay gemilerinin tasarımları ve oluşturulan atmosfer de fevkalade.

Bu arada film en çok da, 1970 ve 80’lerin meşhur pop-rock şarkılarını aralara serpiştirip nostaljik bir hava estirerek izleyicisini cezbediyor; Blue Swede’den Hooked on a Feeling, Raspberries’den Go All the Way, David Bowie’den Moonage Daydream, 10cc’den I’m Not in Love, The Runaways’den Cherry Bomb ve Redbone’dan Come and Get Your Love gibi daha birçok efsane şarkıyı kullanarak salt bir teknoloji gösterisi sunmak yerine o dönemlerin ruhunu yakalıyor ve bu sayede albenisi iyice artıyor. Bunun yanı sıra 80’lerin favori dans filmlerinden Footloose’a ve onun yıldızı Kevin Bacon’a bir selam göndermeyi de eksik etmiyor.

Anlayacağınız Galaksinin Koruyucuları, orijinal duruşuyla en iyi çizgi roman uyarlamalarının arasına girip son dönemde karşılaştığımız en şaşaalı ve en çatlak uzay maceralarından birini sunuyor. Görüp görebileceğimiz belki de en şapşal ve en çılgın süper kahraman ekibiyle tadına doyulmayan ve devamını dört gözle bekleyeceğimiz muazzam bir eğlencelik yaratıyor.

Not: Sondaki yazıların bitmesini bekleyin ve filmi mümkünse orijinal/altyazılı izleyin.

Galaksinin Koruyucuları / Guardians Of The Galaxy

Vizyon Tarihi: 01 Ağustos 2014

Yapımı: 2014 – ABD

Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon, Macera

Süre: 122 Dak.

Yönetmen: James Gunn

Oyuncular: Chris Pratt, Zoe Saldana, Benicio Del Toro, Karen Gillan, Lee Pace

Seslendirenler: Vin Diesel, Bradley Cooper, Josh Brolin

Senaryo: James Gunn, Nicole Perlman

Yapımcı: Kevin Feige

Son Sözler

84% Çok İYİ

İlk olarak 1969'da yayınlanan ama sonra 2008'de Andy Lanning ile Dan Abnett ikilisi tarafından restorasyona uğrayan aynı adlı çizgi romandan uyarlanan Galaksinin Koruyucuları, Marvel evreninde görebileceğimiz en şapşal süper kahramanlar ile tanıştırıyor bizleri ve müthiş bir eğlenceye davet ediyor. Talihsiz yönetmen James Gunn'ın koltuğunda devleştiği film, basit bir hikaye kalıbını özgün bir şekilde ele alıyor ve yüksek teknolojiyle salt bir göz mastürbasyonu yapmak yerine 1970-80'lerin kült pop-rock parçalarını aralara serpiştirerek tüm tanıdıklığına rağmen kendine özgü bir duruş kazanıyor. Bu nostaljik hava mizah anlayışını da etkileyince kahkaha dolu bir şamata çıkıyor ortaya. Son zamanların en deli işi uzay macerasını yaşatan filmin kendini ciddiye almayan gırgır yapısı, harikulade yazılmış diyaloglar ve unutulmaz çılgın karakterlerle de destekleniyor.

    Yönetmen 82 %

    Oyuncular 84 %

    Teknik 90 %

    Müzik 87 %

    Senaryo 79 %