Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, şirin bir kuledir. İstanbul’un sembollerinden birisidir. Tarih içinde gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılmış,Boğaz girişini belirten bir mihenk noktasıdır. Geçen yüzyıllardaki görüntüsünü koruyan kule turizme tahsis edilmiş lokanta ve seyir balkonu ile servis vermektedir.
Kuleyle ilgili anlatılanlardan biri Kleopatra’nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesidir. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı on sekiz yaşına girdiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir. Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderden kaçılamayacağını ispatlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesi zehirler. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarark Ayasofya’nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılmaktadır.
Günümüzde Kız Kulesi Üsküdar’ın ve Boğaz’ın sembol yapılarından biridir. Boğazın siluetinde önemli bir figürdür. Son dönemde yapılan restorasyon ile daha güzel bir görünüme sahip olmuştur. Günümüzde Kız Kulesi restoran olarakta İstanbul halkının hizmetindedir.