Yaratıcı'nın varlığı ve bilim

Yaratıcının varlığının bilimsel anlamda ispatlanıp ispatlanamayacağı çok tartışılmıştır. ...

Yaratıcının varlığının bilimsel anlamda ispatlanıp ispatlanamayacağı çok tartışılmıştır. Bu birazda "ispat" kavramından ne anladığımıza bağlıdır. Görece bir kavram olması hasebiyle bir kişiye göre ispat olan bir diğer kişiye göre olmayabilir.

Mutlak ispat mümkün değildir, Yaratıcı'nın Zat'ının ayan beyan gösterilebilmesi gibi. Yaratıcı'nın varlığı ancak işaretler yardımı ile ve aksinin imkansızlığı üzerinden ispatlanabilir. Buradaki işaretlerin ne olduğu sayfalarca tartışılabilir.

Kelam alimleri ve kadim felsefeciler olgudan ve maddeden hareketle asırlar öncesinden Tevhid anlamında bir Yaratıcının Vacib-ul Vücud (varlığı zorunlu Zat) olduğunu akli delillerle göstermişlerdir. Septik şekilde kendi varlığından bile şüphe eden insanlar ve bir takım idealist filozoflar hariç maddi temelli bir alemin varlığını müşahade edip kabul edenler esasen bu varlığı bir temele dayandırmak zorundadırlar. Bu materyalizmde "madde" temeline dayanır, teizmde madde üstü aşkın bir Yaratıcı'ya.. Her halükarda bir vacib-ül vücud vardır. Sadece bakılan yerlerden farklı şekilde görülür.

Materyalizm aslında mutlak inkar değil , Yaratıcı'ya vermeye kıyamadığı "yaratma" özelliklerini madde, zaman, tesadüf, doğa gibi bir takım modern putçuklara dağıttığı için bariz ve modern bir şirktir. Her halükarda ortada bir yaratma eylemi vardır, sadece "özneler" farklıdır.

Materyalizmin temel aldığı ve doğa olaylarını açıklamakta kullandığı determinizmde birçok filozofu uğraştırmış ve ortaya tümevarım problemini çıkarmıştır. Şimdiye kadar tümevarımın doğrulu rasyonel ilkelerle ispatlanamamıştır. Karl Popper tümevarım için "Doğruluğu ispatlanamaz, yanlışlığı ispatlanabilir, ancak şimdiye kadar kimse yanlışlığını ispatlayamadığı için geçici olarak doğruluğu kabul edilir" der. Bütün bilimsel teoriler ve deney-gözlem dualitesine dayalı kartezyen felsefe tümevarıma dayalıdır. Tümevarım problemi hakkında geniş bir makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

Newton mekaniğinin yerini Kuantum fiziği almaya başladıkça da bu konunun daha çok tartışılacağı muhakkaktır. O halde "bilimde mutlak doğru yoktur" savını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hal böyleyken materyalizmi bir dini inanç gibi benimseyenlerin dayandığı temellerin çürüklüğü göz önüne getirildiğinde "varoluşa" ne kadar dar bir pencereden bakmakta oldukları herhalde izahtan varestedir.

Kainatın başlangıcının olup olmadığı konusu da Yaratıcı'nın varlığı ile ilişkilendirilir. Evren asıl anlamıyla bir sonuçtur. Bu anlamıyla yaratılmıştır. Başka bir sebebe muhtaçtır. Sebepler sonsuza kadar götürülemez. "Evren yaratılmamıştır ve ezelidir" diyenler onun kendi kendine varolduğunu ve yine kendi kendine yeterliliğe sahip olduğunu söylerler ama bu muhaldir ve doğru kabul edildiğinde bile inkar değil aslında bariz bir panteizmdir. Ve Teist argümanlarla gösterilmiştir ki ezeli bir evren varsayımı doğru kabul edildiğinde bile bir Yaratıcı'nın varlığının zorunludur. Bu Teist argümanlar için oldukça geniş olan bu literatüre buradan ulaşabilirsiniz.

Birçok felsefeci bir Yaratıcı'nın varlığını zorunlu olarak görmüşlerdir. Zorunlu görmeyenler de kendilerini ateist olarak tanımlasalar da aslında ateist değil, açıkladığım nedenlerle panteisttirler. Mutlak inkar mümkün değildir..