Alice Walker gerçekten de güzel bir roman yazmış. Steven Spielberg de çok güzel bir film yönetmiş. Whoopi Goldberg ilk filminde (Citizen filmini saymazsak) gerçekten de harikalar yaratmış.
1900′lü yılların başındayız. Celie (Whoopi Goldberg) henüz 14 yaşında ve hamile. Küçücük yaşta hamile olması yetmiyormuş gibi, onu hamile bırakan da öz ve öz babası. Çok zaman geçmez ve Celie, henüz 17 yaşındayken ikinci çocuğunu doğurur ve bu çocuğun babası da kendi babasıdır. Kısa bir süre sonra “Mister” isimli bir çiftçi gelir ve Celie’nin kız kardeşi Nettie ile evlenmek ister. Ancak babası adama Nettie değil Celie’yi verir. Celie evlenip gittikten sonra, babası bu sefer Nettie’yi rahat bırakmaz ve Celie kız kardeşini yanına alır.
Ancak Celie’nin dertleri bu kadarı ile bitmiyor. Mister (Danny Glover), kısa bir süre sonra Celie’nin kız kardeşini, tek dostunu evinden kovar ve yolları böylece ayrılır. Bu arada Mister da Celie’ye çok kötü davranır.
Filmin devamında Celie’nin hayatını 30 yıl boyunca izliyoruz. Günlük işlerini, arkadaşı Sofia (Oprah Winfrey) ile ve özellikle de şehre ara sıra gelen ve hayatına renk katan şarkıcı Shug Avery ile olan ilişkisini.
The Color Purple gerçekten de muhteşem bir eser. Eğer romanı okumadıysanız, onunla başlamanızı tavsiye ederim. Eminim tek bir solukta okuyacaksınız.
Ardından filmi izleyin. Filmin bu sefer kitaptan daha kötü olmadığını, hatta belki de daha güzel olduğunu göreceksiniz.
The Color Purple bize yalnızlığın ne demek olduğunu gösteriyor. Hayatın ne kadar kötü ve gaddar olabileceğini. Ama tüm bunlara rağmen yaşanmaya değer olduğunu.
Ayrıca, bir insanın ne kadar kaldırabildiğini, şalterin ne zaman inebileceğini, umudu, sevinci ve hüznü çok güzel sergiliyor.
Bu filmi, tek bir kişinin hayatı etrafında dönüyor olarak algılamayın. Celie’nin hayatını izlerken, Sofia’nın da hayatına göz atıyoruz. Eski yıllarda kadınlara nasıl davranıldığına ve erkeklerin nasıl utanç verici varlıklar olabileceğine şahit oluyoruz.
Steven Spielberg’ün bu şaheserinde Whoopi Goldberg’ün payı çok büyük. Tabi Oprah Winfrey ve Danny Glover’ı da yabana atmamak lazım. 154 dakika süren bu filmin bir anda nasıl bittiğini anlayamayacaksınız. Mendilleri de yanınızda hazır bulundurun, çünkü bazı yerlerde kendinizi tutamayabilirsiniz.
The Color Purple tam 11 dalda Oscar Ödülü‘ne adaydı ve hiç birini alamadı. Titanic gibi bir film 11 Oscar’ı alıyorsa eğer, bence bu film iki katı ödül toplamalıydı.
Filmden bazı notlar:
- The Color Purple, Oprah Winfrey’in ilk filmiydi.
- Shug Avery rolü için Tina Turner düşünülmüş, ama Tina Turner rolü kabul etmemiş.
- Oprah Winfrey rolü almadan önce ciddi bir diyet için kurdaydı. Ancak bu rol için kilolu olması gerektiğinden hemen ayrılmış.
- Film çekimleri esnasında Steven Spielberg’ün çocuğu dünyaya gelmiş ve Celie’nin doğum yaptığı sahnedeki ağlama sesi Steven Spielberg’ün çocuğunun ağlama sesi.