Hüseyin Saadettin Arel ( 1880 – 1955 ) ve Suphi Ezgi ( 1869 – 1962 ), müzikal bakış açıları birbirine yakın birer müzikolog ve bestecidir. Arel-Ezgi isimli müzik sistemin yaratıcılarıdır. Rauf Yekta Bey ( 1871 – 1935 ) de onların çağdaşı bir müzikolog ve bestecidir.
Rauf Yekta Bey, yaptığı çalışmalar ile kendini hem yurtiçi hem de yurtdışında kanıtlamıştır. Albert Lavignac yönetiminde yazılan Müzik Ansiklopedisi’nin beşinci cildi için yüz elli sayfalık “Türk Musıkisi” bölümünü yazmıştır. Bu bölüm kitap olarak da ayrıca basılmış ve günümüzde temin edilebilir haldedir. Darülelhan’da Tasnif ve Tespit Heyeti’nde başkanlık etmiş ve günümüze gelmiş Geleneksel Türk Musıkisi’nin notalarının büyük kısmının kaydedilmesini sağlamıştır. Kendisi binden fazla eserin notaya alımı konusunda çalışma yapmıştır.
Saadettin Arel, asıl mesleği avukatlık olmasına karşın müziğe yönelmiş ve önce ud çalmayı öğrenip, devamında ney, kemençe, keman, kambur, viyola, viyolonsel ve piyano üzerine çalışmalar yapmıştır. Suphi Ezgi ve Rauf Yekta ile Türk Musıkisi üzerine çalışmalar yaptıktan sonra müziğimizin 24 eşit olmayan perdeye bölen Arel-Ezgi sistemini belirlemiştir. Yatattıkları sistem günümüzde geçerliliği konusunda şüpheler uyandırsa da o dönem yaptığı çalışmalar nedeniyle müziğimiz adına önemli işler başarmış bir müzikologdur. Pek çok öğrenci yetiştirmiştir. Ölümünden sonra Türk Musıkisi Üzerine İki Konferans ve Türk Musıkisi Nazariyatı Dersleri isimli iki eseri basıldı.
Suphi Ezgi, İsmail Zühdü Bey isimli bir bestecinin oğlu olduğundan küçük yaşta müzik ile tanışmıştır. Türk Musıkisini yakından tanıma şansı bulan Ezgi, keman ve usul dersleri alarak başlamış ve dedamında Hamparsum notasını öğrenmiştir 1886 yılında Zekai Dede’den de dersler alan Ezgi, 1913 yılında Rauf Yekta Bey’in başlattığı çalışmalara katıldı. Müzikoloji alanına eğilmesi Saadettin Arel ile tanışmasından sonra gerçekleşmiştir. Eserlerimizi Zekai Dede gibi güvenilir bir kaynaktan öğrenmiş olan Ezgi, bu eserlerin notaya alımlarında çok büyük faydalar sağlamıştır.
Rauf Yekta ve Arel Ezgi, ikisi de varlıklı ailelerden geldikleri için daha büyük imkanlara sahip olarak büyümüşler ve bu onların çalışmalarına da yansımıştır. Varlıklı ailelerinden dolayı kolleksiyonculuk derecesinde kitap toplamış ve araştırmışlardır. İkisi de yabancı dillere çok hakim olmakla beraber hem doğu hem batı müziğine iyi derecede hakim olmuşlardır. Suphi Ezgi, daha çok Geleneksel Türk Musıkisi üzerinde yoğunlaşmış olduğundan, kendisi tarihsel açıdan bolca birikimli olmuştur. Rauf Yekta Bey, analiz, inceleme ve tarih konularında çok iyi ve birikimlidir. Saadettin Arel ise iyi bir kuramcıdır.
En büyük farkları ise, Rauf Yekta Bey şark müziğini şarka göre anlatmıştır. Yani Geleneksel Türk Musıkisi’ni yine bu müziğin uğraşırlarınca anlaşılabilecek şekilde incelemiş ve araştırmalar yapmıştır. Arel ve Ezgi ise müziğimizi batı anlayacak şekilde düzenlemiş, sistemleştirmiş ve kısacası Şark’ı Batı’ya göre anlatmıştır.