Eski İstanbul'da fal

1925 yılında çıkan bir kanuna kadar İstanbul’da falcılık yapmak serbestti. Gelecekten ve sevgiliden haber almak, kaybolan eşyaları bulmak...

1925 yılında çıkan bir kanuna kadar İstanbul’da falcılık yapmak serbestti. Gelecekten ve sevgiliden haber almak, kaybolan eşyaları bulmak için falcılara gidildiği gibi, uzun ve tehlikeli yolculuklardan önce de fal baktırmak âdettendi.

Kahve falı, bakla falı, kitap falı, remil, el falı, iskambil falı gibi birçok fal çeşidi vardır. Eski İstanbul’da en çok rağbet gören ise kitap falıydı. Kitap falına bakılırken en çok kullanılan kitaplar, Mevlânâ’nın Mesnevi, Yazıcızade Mehmed’in Muhammediye, Ahmed Mürşidi’nin Ahmediye, Ahmed Bican’ın Evvarü’l Âşıkin adlı kitaplarıydı. Ayrıca kitap falında Kuran da sıkça kullanılırdı. Rasgele bir sayfa açılır, bu sayfadan yedi sayfa gerideki ilk ayetten bir anlam çıkarılmaya çalışılırdı. Osmanlı aydınları da en çok kitap falına rağbet gösterirdi.

Diğer adı da “kumalak” olan bakla falıysa, daha çok Çingenelerin baktığı bir fal cinsiydi. Bir mendilin içine 41 bakla tanesiyle beraber kömür, şeker, kaya taşı ve bozuk para konur, fala bakılacağı zaman mendil gelişigüzel açılarak içindekiler yere serpilir ve mendilin içindekilerin aldığı şekle göre bir yorumda bulunulurdu.

“İlm-i nücum” adı da verilen remil, fal çeşitlerinin en eskisidir. Bu falda, her biri sırasıyla bir burca ve gezegene ait olan 16 şekle dayanarak gelecek tahmini yapılırdı. Remil falı ilk zamanlarda kum, sonralarıysa kâğıtta tatbik edilirdi. Nuruosmaniye ve Beşiktaş’ta falcılık yapan Arap şeyhleri remil falı bakmakla ünlenmişlerdi. Evliya Çelebi’nin kaydına göre 17. yüzyılın ortalarında İstanbul’da 15 dükkânda çalışan 300 remilci vardı.

Çingene kadınlarının en çok baktığı ve belli bir nesneyi gerektirmeyen fal çeşidiyse el falıydı. El falında avuç içindeki çizgiler hayat, mutluluk, aşk gibi kavramlarla sembolleştirilir ve fal baktıranın geleceğinden haber verilirdi.

Eski İstanbul’da hayatlarını genelde kafes arkasında geçiren kadınların en büyük eğlencelerinden biri kahve falıydı. Aşağı yukarı her mahallede iyi kahve falı bakan birileri bulunur, toplanıp bir araya gelen kadınlar sırayla kahve falı baktırırlardı.

Bir diğer fal çeşidi ise, daha çok Rum ve Ermeni kadınların baktığı iskambil falıydı. Bunların haricinde daha az rağbet gören çay falı, kuş falı, su falı ve bıyık falı gibi fal çeşitleri de vardı. Bunların içinde kuş falı bir dönem moda olmuştu. Evlenme yaşına gelen her kız muhakkak kuş falı baktırırdı. Günümüz niyetçilerinin yaptığı işe benzeyen bu fal çeşidinde isketekuşu kullanılırdı. Buna göre manicilere yazdırılan niyet kâğıtları bir tahta üzerine dizilir, müşteri kuş falı baktırmak istediğini söylediğinde tahta kuşun ağzına doğru tutulur, kuşun çektiği kâğıttan gelecek hakkında bir şeyler çıkarılmaya çalışılırdı.

Falcıların dışında İstanbul’da bir de bakıcılar vardı. Kendilerine has birtakım tekerlemeleri söyleyen bakıcılar gözlerini sabit bir yere diker, kaybolan ya da çalınan kıymetli eşyaların nerede olduğunu söylerlerdi.

Günümüzde yasak olmasına rağmen az da olsa sokaklarda ve son dönemlerde bazı kafelerde fal bakılmaktadır.