John Lennon ile ilgili hoş olmayan 10 gerçek

Lennon adı duyulunca kendisinin fikirsel olarak efsaneler arasında olduğu bilinir. Ama bana sorarsanız John Lennon’ın Imagine şarkısından fazlasını bilmem, ilgimi çeken bir adam değildir.

Objektif olarak bakarsam Beatles sevdiğim bir grup değildir. Dürüstçe çok dinlemeye de çalıştım fakat 6’dan fazla şarkısının ismini söyleyemem seviyorum diyebildiğim. Hani bir barda 5 Rock n’ roll çalsa sıkılırsınız ya.. (tamam 5ten sonrası beni sıkar) ya da bir canlı müzik grubu asla 4 reggae şarkısını üst üste çalmaz grubun tarzı o değilse. Bunun gibi defalarca dinleyebileceğim bir şey değildir. Bu nedenle yine de bana önyargılı diyebilirsiniz, varın deyin, farketmez. En azından dinlemeyi çok denedim ve sevmedim diyebilirim dürüstçe size. Daha önceki yazılarım kısmen müzik zevkimi gösteriyor okursanız.Öncelikle konu pek çok kişinin hoşlanmayacağı bir konu. John Lennon adı duyulunca kendisinin fikirsel olarak efsaneler arasında olduğu bilinir. Ama bana sorarsanız John Lennon’ın Imagine şarkısından fazlasını bilmem, ilgimi çeken bir adam değildir. Şarkı efsane midir? Evet.Ama kendisi ilgimi çekmediği için bu yazıyı internette gördüğümde yazı ilgimi çekti.. 3 akorlu şarkılarla ilgili olan yazımdaki gibi kendime özgü çevirdim yazıyı fakat bilinçli olarak Lennon’ı yerden yere vurmak için belirgin kelimeler kullanmadım.. Yazının orjinali bir hayli sert. Yeminli bir tercüman değilim. Çeviriyi yazının ruhuna bağlı kalarak yaptım, bilginize. İnsanlar da çeşitli yerlerden okuduğu, bildiği, yorumladığı bilgileri sentezleyip tabii ki karşıt fikirler sunacaktır. “Özellikle bazı yazar arkadaşlarım. ”  Buna saygı duyuyorum. En azından Beatles ve Lennon ile ilgili yukarıda yazmış olduğum yazıda da dürüst ya da okur-yazar cahil olarak nitelendirilebileceğimi biliyorum fakat samimiyetime inanın. Gelelim yazıya… Yazılanların kanıtları vardır, yoktur bilemiyorum, onların yalancısıyım. Buyrun.

“Din ile ilgisi olmayan modern bir aziz olarak insanlarca yüceltildiğinizde kendine bir dereceden diğerine fazla değer verilmiş biri olmanızın bir yolu yoktur, fakat efsanevi John Lennon’ın olayında insanların taptığı idolle gerçek kişi arasındaki fark kocamandır ve önüne çıkan övgüler o kadar abartılıdır ki hasarı bir dereceye kadar azaltmaya kalkmak imkansızdır. Geçek şu ki dünyanın her yerinde yaşlı-genç pek çok insan yaşamlarını ve inançlarını John Lennon’dan model alıyor ve gerçekten, gerçekten almasalar iyi ederler. İşte nedenleri:

1- Kadınlara karşı şiddet eğilimliydi

Bu basitçe tartışma götürmez: barışın ve aşkın saygıdeğer simgesinin kadınlara karşı şiddet konusunda ciddi problemleri vardı. Bu Lennon’un Liverpool günlerine kadar uzanır şekilde belgelenmiştir. Sonraki dönemlerde bunu kendisi de itiraf etmiştir. İlk karısı Cynthia ve ikinci karısı Yoko Ono’nun ikisi de hayatlarının bir bölümünde Lennon’un gaddarlığının kurbanı olmuştur. Eşlerini veya kız arkadaşlarını düzenli olarak dövdüğü bilinen pek çok kişi, şiddet gösterdikleri nesne konusunda özellikle bir ayrım yapmazlar. Yani açıkçası Yoko ve Cynthia’nın dayak yeme konusunda yalnız olmaları imkansız.

2- Çocuğuna duygu sömürüsü yapıyordu

Tartışmasız Lennon’ın karakter zayıflığının en büyük kurbanı en büyük oğlu Julian'dır. Lennon açıkça olgun olmayışı ve narsist oluşu yüzünden sürdüremediği evliliğinin nedenini, istemediği evlilik hayatına onu sıkıştırdığını ve zorladığını düşündüğü için, Julian’ın ana rahmine düşmesine bağlamıştır ve ona bu nedenle hep kızgındır. Hem Julian hem annesi Cynthia, Lennon’un Julian’ın ilk çocukluğu boyunca değişimli olarak uyuşturucudan kafası karışmış halde, umursamaz olduğunu, onlarla beraber olmadığını yada orada olmaktan mutsuz olduğunu alenen söylemişlerdir. Cynthia’dan boşandıktan sonra Lennon, Yoko Ono ile alıp başını gitmiştir ve oğlunun hayatından yıllarca çıkmıştır. Yeniden birbirlerini bulduklarında pek çok durumda oğluna sert bir biçimde duygu sömürüsü yaşatmış, göz yaşlarına boğulana kadar onu azarlayıp bağırmıştır. Birkeresinde Julian kıkırdadığında Lennon ona “Kahrolası gülüş şeklinden nefret ediyorum!” diyerek bağırmış, ki o zaman Julian 13 yaşında bile değilmiş. Muhtemelen John Lennon hakkındaki en kötü ifade de Julian’ın daha sonraları Paul McCartney’in kendisi için Lennon’dan daha fazla baba olduğu ifadesidir.

3- Korkunç bir yalancıydı

Basitçe Lennon kendi hayatını abartarak, süsleyerek ve böyle yapması işine yaradığında tamamen yalan söyleyerek uydurmuştur. Genellikle katkısız egomanisinden –kendini aslında olduğundan daha iyi gösterme tutkusundan- dolayı böyle yapmıştır. Bunu bir yere kadar herkes yapar ama Lennon, hayatının her önemli olayını kendi damak tadına göre yeniden yazmıştır. Beatles’tan önce Liverpool’dan bir işçi sınıfı delikanlısı olduğunu idda etmiştir; aslında konforlu, orta sınıf bir evde büyütülmüştür. Yıldızlığının ilk yılları boyunca evli olduğunu saklamıştır. Yoko Ono ile bir sanat gösterisinde tanıştığını ve aşklarının birdenbire filizlendiğini idda etmiştir; gerçekte teslim olmadan önce Yoko ona aylar boyunca gizlice sokulmuştur. Paul McCartney’in gruptaki baskın rolü ve pop müziğe eğilimi nedeniyle Beatles’a olan ilgisini yitirdiğini, ayni zamanda grup dışında daha avant-garde olan kendi solo çalışmalarını grup dışında yapmaya istekli olduğunu idda etmiştir; gerçekte, son iki yılında grubu ciddi biçimde eroin bağımlısı olmasının sonucu olarak bırakmıştır. Ölümünden kısa süre önce halk arasında ortaya çıktığında evde oturup ekmek pişirerek vakit geçiren bir baba olduğunu idda etmiştir; gerçekte, zamanının çoğunu uyuşturucuya bağlı belirsizlikler yaşayarak geçirmiştir. Bu olaylardaki gerçeklik utançvericidir, 60lı 70li yılların rock yıldızlarının davranışlarından daha fazla değil ama, yinede Lennon yalan söylemiştir.

4- Beatles’ı parçalamıştır.

Spontane ayrılış söylentilerinin ve/yada Paul McCartney’in gruptan ayrılmaya karar vermesinin ardından grubun dağıldığı gibi sonradan olma söylentilerin aksine, Beatles’ı yokeden John Lennondır.Kesinlikle, 60lı yılların sonları boyunca grup iyi gitmiyordu, rutin toplanılarından birinde grubu bıraktığını söyleyerek, baltayı indiren Lennondı. Bu bir süre gizli tutuldu, fakat kimsenin gözleri bir büyüyle bağlanmamıştı ve herkes onsuz grubun devam edemeyeceğini biliyordu. Temelde Lennon’ın ayrılışı Beatles’ın ölümünü kaçınılmaz kıldı; ölüm ilanının yazılması bu tarihten sonra 1 yıl kadar sürdü.

5- Politika Cahiliydi.

İnsanlar John Lennon’ı 1970lerin başındaki politik aktiviteleri nedeniyle aşk ve barışın ilahi gurusu olarak görmeye eğilimlidir. Gerçek şudur ki Lennon’ın politik aktivist olarak şöhreti 60ların çeşitli radikalleriyle çekildiği fotoğraflara ve kendi basın ifadelerine dayanmaktadır. Aslında kendisi politika dünyasında önemli hiçbirşey yapmamıştır, ve arkadaşlığını kazandığı pek çok radikal onun cahil bir numaracı olduğunu düşünmüştür. Gerçekte yaptığı bir kaç şey, Kara Panterler gibi şiddet yanlısı gruplara para vermek ve tanıtmak, gurur duyulacak şeyler değildi.

6- Yeteneksizdi

Bu muhtemelen listedeki en fazla tartışmaya yol açacak madde. Kabul edilmelidir ki bu, doğal olarak kişiye göre değişen bir konudur fakat bir müzisyen olarak da bir söz yazarı olarak da dikkat çekecek şekilde az yetenekliydi. İlk olarak, Lennon taş çatlasa ortalama gitar çalan bir müzisyendi. Çoğunlukla temel ritm bölümleriyle sınırlandırılmıştı ve piyano çalma becerileri de daha fazla değildi. Şarkı yazma konusundaysa, evet az miktarda, gerçekten çok güzel şarkılar yazdı fakat zaman geçerken ve Beatles’ın nostaljik heyecan kuşatması solmaya başlarken Lennonun pek çok işi aptalca ve demode bir hal almıştır. “Strawberry Fields Forever” ya da “Come Together” şarkı sözlerini okumayı deneyin. Bunlar saf bir şekilde saykodelik hipi gevezeliğidir. Uyuşturucuya bağlı belirsizlikleriyle bu derinlik 60ların sonlarında bitmiştir. İşe yaramasının tek nedeni ise muhteşem prodüksiyon, ki itibar diğer böceklere ve prodüktör George Martin’e gittiği kadar Lennon’a da ulaşmıştır.

Aslında, Beatles efsanesine dönüp baktığımızda, Paul McCartney ve George Harrison’un Lennon’a göre söz yazma konusunda daha üstün olduklarını (en azından sonraki albümlerde) gözlemleyebiliriz. Gerçek şu ki, yaklaşık 1965 sonlarına doğru, bir bakıma Lennon grubu bırakmıştır. Sgt. Papper albümü için neredeyse bir şey yapmamıştır, bu durumda Paul McCartney’in devamlılığı için Lennon’a ısrar ettiğini herkes bilir. Let it be filminde de göreceğiniz üzere McCartney sonuna kadar orada hiç olmak istemeyen bir Lennon’ı umutsuzca motive etmeye çalışmaktadır. Lennon’ın solo kariyerine gelince, beş veya altı hatırlanabilir şarkı vardır, devamı ise….. Yani Sometimes in New York City albümünden bana bir şarkı adı söleyebilir misiniz?

7- Bir lider değil, takipçiydi.

Bu bütün Beatles için doğrudur, ama Lennon için özellikle kesindir. Başlangıçta Roy Orbison stili pop baladlarının yüzeysel bilgisiyle Amerikan Rhythm-Blues geleneklerini takip ediyordu. Sonra açıkça Bob Dylan kanalına döndü. Sonra California Drug band larının saykodelik stillerine öykündü. Daha sonra, John Cage etkisiyle modern müziğe, avant-garde’a(madde 8) ilgi duymaya başladı.Doğruyu söylemek gerekirse Lennon’ın daha orijinal ve daha yetenekli olanların daha önceden yapmış olduklarından daha iyi bir şey yaptığı yoktur.

8- Sersem bir Konformistti

Kendi yolunu takip eden bir özgür düşünceli söhretine rağmen, Lennon’ın uyma konusunda umutsuz birisi olması açık bir vakaydı. Evet non-konformist oldukları düşünülen gruplara uymaya çalışıyordu, fakat konformizm konformizmdir. Başlangıçtan beri Lennon yapmacık bir tavır takınıyordu. Bir zamanlar, teddy-boy görüntüsü “in” iken, kendisi deri ceketlerle ve Pompadour “jölelenmiş ve itinayla geri taranmış saç stili. James Dean ve Elvis Presley deyince aklına gelsin :)” saçlarla göründü. Sonra meşhur olan tatlı pop görüntüsü, sonra saykodelik hippi görüntüsü geldi, daha sonra kızgın avant-garde hipster. Asla bitmedi. Lennon hakkında müziğinden politikasına oradan giyim tarzına ne varsa daha önceden varolan alt-kültürlere ya da karşı kültürlere uyum sağlama denemeleridir.

9- Para ve Şöhret düşkünüydü

Kendi uzlaşmaz görüşünü takip eden yanlış anlaşılmış bir sanatçı gibi görünmek istese de, gerçek aslında Lennon’ın başından beri şöhret ve varlığı kovalamasıdır. Beatles’ın bar grubu olarak mücadele ettiği ilk günlerde bile, en iyinin en iyisi olacağız diyerek kendilerini yüceltmiştir. Beatles’ın saç kesimi, elbiseleri ve muhtemel imajları konusunda mutlulukla arkadaşlarını desteklemesini ayni zamanda sayısız ekrana çıkışlarını boş ve sığ olarak ilan etmiştir daha sonraları avant-garde bir şöhret kazanma gayretindeyken. 1970lerin başında Yoko ile bitmek bilmeyen maskaralıkları, şimdi dikkat çekmeye apaçık bahane gibi görünüyor. O zamanlar nasıl oldu da insanlar onları ciddiye aldı, bu merak uyandırıyor. Ve elbette, ünü ve başarısı sonucu önüne gelen dolgun çekleri asla geri çevirmedi.

10- İkiyüzlüydü

Bu, toplum içinde söylenecek en sert ve en zor şey. Lennon’ın katili, onu öldürme sebebini buna dayandırmıştır ki bu, bunun daha az doğru olduğu anlamına gelmez: Lennon “dediğimi yap, yaptığımı yapma” ikiyüzlü özdeyişi ile yaşayan birine en iyi örnektir. Bazen eleştirmenlerin de belirttiği gibi, tüm yapmanız gereken dosdoğru şarkılarına gitmektir. “Mülkiyetin olmadığını düşün” diye şarkı söyleyen bir adam sosyetik bir New York otelinde milyoner hayatı yaşadı. “Dinin olmadığını düşle” diye şarkı söyleyen bir adam yoluna çıkan her tür New Age ve manevi modalara, Hindu meditasyonundan I-Ching’e ve her tür astrolojiye, takıntılıydı.“Tüm ihtiyacın olan aşktır” diye şarkı söyleyen adam arkadaşlarını ve ailesini suistimal eden üzücü, şiddetli ve kızgın bir adamdı. “uğruna öldürecek ve uğrunda ölünecek bir şey yok” diyen bir adam şiddete meyilli radikal grupların tanıtımını yapmış ve maddi destek sağlamıştı. Hayranlarının gördüğü John Lennon ikonunda kişileştirdikleri herşey, onun yaşamadığı ya da yaşayamadığı kendi idealleriydi.

Bunu yapmak zorundayım. Eskiden Dil Ve Tarih Coğrafya Fakültesinde okurken çakma sağcılar, çakma solcular vardı. Bana biri şunu dedi dün gibi hatırlıyorum: “Sen sosyalist olamazsın, Kürt bile değilsin!” Tabi ben o zamanlar Marx’ın Kürt olduğunu da bilmiyordum. Sağcılardan da çok garip söylevler işittim. Bende sosyalist, dindar, demokrat, nihilist, laik, solcu, taoist, komunist, feminist, ateist….. kısaca mazoşist ve sadist olmamaya karar verdim. Bazı düşüncelerin insanları ne kadar da yozlaştırabildiğini hepimiz biliyoruz. Bazı insanlar din ile ilgili bilgileri, siyasetle, ekonomiyle, eğitimle…. ilgili bilgileri hatta toparlayayım, bilgilerin tümünü bilgisizlikleriyle yozlaştırıyor. Ya da çok bildiklerini sanıyorlar… Demek istediğim Lennon diye bir adam vardı, belkide çok şey biliyordu ama yaşam tarzıyla ve yaptıklarıyla söylediklerinin uyuşmaması bazı insanların kafasını karıştırmış.. Benim de. Bu nedenle toplum adına önemli roller benimseyen, oynayan, oynadığını sanan, oynamak isteyen ve bu kadar göz önünde olan insanların -bunu yapmak isteyip istemedikleri önemli değil- daha tutarlı davranmaları, dikkatli olmaları ve benim gibi mükemmel olmaları gerekmez mi? Ya da ben çok biliyorum!